28 Şubat 2009 Cumartesi

Darren Hayes-Insatiable-Derin Hisler

2000li yılların en iyi şarkılarından birisi olması olası-hatta en iyi vokal performanslarından da birisi denebilir.Darren Hayes unutulan güzel adamlardan...

Santogold, Julian Casablancas, N.E.R.D. - My Drive Thru-Reklam cingılları




i want so bad to dance with you, dont waste your time with one or two.
the time is right, the summer night, you fall in love at every light.


http://rapidshare.com/files/203549248/Santogold__Julian_Casablancas__N.E.R.D._-_My_Drive_Thru.mp3.html

pharrell williams son yılların en fazla kafası çalışan müzik işçisi.Bu elemanla ilgili ileride bir yazı yazacağım fırsat olursa. Aslında müzik koçluğu hakkında yazmayı düşündüğüm ilginç bir yazı ile meze şeklinde sunabilirim.Neden olmasın.

27 Şubat 2009 Cuma

Sırada ki şarkı tüm sevenlere diyen dj'in ta aq

En son ne zaman ankesörlü telefonla birini aradınız?Peki aradığınız kişinin sesini duyamadan ahizeyi sevgilinin elini tutar gibi ya da bebeği beşiğe koyuyor gibi usulca bıraktınız mı?Matrix gibi öyle telefon hatlarının içinde gezinemiyoruz aq.
Eeee sonrası malum.Hısımını sikmiş Ermeni gibi(copy right:Dad) eve dönüyorsunuz.Eve dönerken taksicinin teki size bakıp gülüyor.Sizde ona tabutunun çivisini siktiğim(copy right:me) ne bakıyorsun diyorsunuz.O an Taksicinin radyoda "You sang to me" çalıyor.
http://rapidshare.com/files/203414986/Marc_Anthony_-_When_You_Sang_To_Me.mp3.html
Siz sarışın Marc Anthony çakması taksiyici sarımtraklaştırıp kaçıyorsunuz.O sırada Haydarı almak için arabaya dönen taksici sizin Çita gibi koştuğunuzu bilmiyor.Sadece küfürbaz ve sinirli değil ayrıca yorgun ve hassassınız.Hatta uzun zamandır bir çok insandan sakladığınız yanınızla "gittinseksengeldinseksenevdeoturuptakendinisiksen"olmaz mıydı diyorsunuz.Çok küfür ettiğinizde ağzınızda yaralar çıkıyor.Bir an susuyorsunuz.Sonra eve geliyorsunuz ve taksicinin hangi frekansta beklediğini bulmaya çalışıyorsunuz.Müzik zevkleriniz ortak olabilir.Ama nafile.Epey zaman geçti aradan.Sevdiğinizi düşündüğünüz kişinin size sessizliği armağan etmesi ne kadar büyük incelik!Sırada ki şarkı tüm sevenlere diyen dj'in ta aq...http://rapidshare.com/files/203419074/Skye-call_me.mp3.html

not:yazıdan çıkarılacak ders:Ankesörlü telefon sağlığa zararlıdır.VE evet bir yanımda böyle.Beğenmeyenin taa aq...

Little Lost David-BirKenaraNotAlınıpKulakKabartYazılmışlar

http://www.myspace.com/littlelostdavid
Tom Mcrae'yi sevenleriniz vardır.Bu elemanda dinlediğinizde hemen içinize giren bir sese sahip.Kesinlikle ıskalanmamalı.Neden hala bilinmiyor anlamış değilim.Küçük kayıp Çocuk David...
http://www.myspace.com/hijakoscar
Bir grubun tarz sahibi olması çok zor bir şey.Ama bazıları ise bunu çok kolay yapabiliyor.Sanırım bunun en önemli tarafı yaptığınız müziği hissetmek.Hijak Oscar'dan "Disciple of Time" dinledikten sonra bana az da olsa katılacaksınız.Kesinlikle tarz sahibi bir grup.
www.myspace.com/orange38music
"BE agressivve" i dinlemekte fayda görüyorum.İngilterede uzun süre kalıp müzik ortamlarına dalmış bir arkadaşımın dediği gibi:" adını hiç duymayacağımız ama gerçekten iyi bir sürü grup var". Şimdi bu grubun Kaiser C. den ne eksiği var.Hatta fazladan ruhu var denebilir.
http://www.myspace.com/autokat
Hayır bir tasarım programı ismi değil.Autokat bir grup.Ve "short circuit" ile bazı kesimleri tavlayabilecek potansiyele sahip.
http://www.myspace.com/milburnmusic
Milburn zaten bu listede ki en bilindik grup."What will you do" diye bir şarkıları varmıydı bunların! Kesinlikle "Sheffield"li tüm elemanlar derslerine iyi çalışıyor!

Misty's Big Adventure-BirKenaraNotAlınıpUnutulmuşGruplar

Misty's Big Adventure
"Between me and you" diyerek başlayım.Siz dinlerken bende kısaca anlatayım.Bu grup adet öncesi şekerli bir şey yeme isteği gibi.Sonrasında hafif kanamalar.O bildik kan kokusu.Bazen durduk yere sinirlenmeler felan.Sonra yine durgunluk.Sonra kafa karışıklığına devam.
-------------
Michael Rossiter için tanım şu: Benjamin Wetherill 'in sınıf arkadaşı."Filling out ..." adlı şarkısı tavsiye edilir.
----------------
http://www.myspace.com/pifco1 Pifco adı gibi bir grup. FeleğinDeneyselliğindenSizdeGeçmekisterseniz!
-----------------
The Beep Seals www.myspace.com/beepseals bir garip grup-Bu grup garip

Depeche Mode-Sound of the Universe

"i was born with the wrong sign in the wrong house"
Little fifteen’i dinlediğimde 15ime basmışmıydım bilmiyorum ama o parçanın üzerime basıp geçtiğini hatırlıyorum.Yemin ederim yerdeydim.Zaten başa ne gelirse ya yardan ya da yar…tan gelirmiş.Babam öyle derdi rahmetli.
"Something wrong with me inherently-The wrong mix in the wrong genes"
İşte o zamanlar ne yardan ne serden geçebiliyoruz.Öyle sentetik bir zamanlar.Neredeyse biyolojik yaşım kadar tarihi olan bir gruptan bahsediyoruz işte. Tabii bu yaşımı hesaplamınıza imkan tanıyor olsada Depeche Mode (kimilerin deyimi ile depreş mod) arka sıraların(o dizi değil),siyah tişört giyenlerin, hallice marjinallerin ama en çok duygusal derinliğini farkedenlerin grubuydu. “Playing the Angel” grubun üzerinde en fazla düşündüğü albümü olmasına rağmen en ham albümü sayılabileceği için benim gibi sevenlerini pek sevindirmedi. Samplelardan tutun,elektronik işlemeler ve new wave mi(içi öyleydi) dark wave(dışı öyleydi) mi yapsak arasında çıkarılmış kafa karışıklığının müsvettesiydi. Ama bu kez “Sounds of the Universe “ le bize en azından bir öncekinden daha iyi bir şeylerin geleceğini vaadediyorlar.(vaat etmek bileşik mi okuyucu)(birleşik mi bileşik mi okuyucu)
"I was on the wrong page of the wrong book -With the wrong rendition of the wrong hook "
Music for the Masses (1987) Violator (1990)Songs of Faith and Devotion (1993)
Y ukarıda gördüğünüz albümlerden karma bir albüm bizi bekliyor.Daha mı iyi daha mı kötü bunu zaman gösterecek ama bu kez Playing the Angel gibi güzel bir tasarımı olmayan kapak tasarımı ve ortama fırlatılan ilk single “Wrong” heyecanlamaya yeter diye düşünüyorum. “Collateral” filmini anımsatan klibi ve “I want you” ile “Personel jesus” arası bir karanlık erotizm. Şarkı sözlerinin ve satır aralarında ki göndermelerin bile insanı heyecanlandırdığı söylenebilir. Dave Gahan kendi albümünde “Down” diyerek derinliğini göstermişti. Sanırım hala en dibe gelmedik.
BENCE kısmı
Her ne kadar albüm ile ilgili pek bilgi olmasada albümün politik yönünün ağır basağı bence son derece olası.Bu savı "wrong" destekliyor.Bununla birlikte bir boka benzemeyen kapak tasarımı aslında Hz. İsa'nın çarmıha gerilmeden önce başına geçirilen dikenli taçı temsil ediyor. O taçtada sanırım 18 tane sivri uç vardı.(renkli çubukları say okuyucu-gözlerim eskisi kadar iyi görmüyor ) Bunun dışında albümün şarkı sayısının 13 olması,kapaktaki "D" ve "M" logo fontları,albümde "jezebel" adında bir şarkı olması (kadına yönelik şiddet olabilir mi) ve adındanda anlaşılacağı gibi "Peace". Her ne kadar fazla sallıyor gibi görünsemde bunların bir kısmı çıkabilir. Çıkmaz demeyin. Ya çıkarsa!
"I was in the wrong place at the wrong time "
Not:"Wrong" single'ını yorumların içine koyuyorum.Nedeni "F.U.C.K Blogger DMCA takedown notification"

20 Şubat 2009 Cuma

Garbage-Milk-Bana sütlü kahve sözün var


Birlikte Boris Vian okuruz diye hayal etmiştim.Sen yemekleri hazırlarken ben ortak bir playlist hazırlıyor olacaktım.Yemekleri sen yapmak istedin bende karışmadım pek.Ortak olmadığımız konu senin mediaplayer benimse winamp kullanıyor olmamdı.Sorun hemen halloldu.Yemekten sonra tabii ki Türk kahvesi içeceğiz!Sen az köpüklü kahveyi kendine seçiyorsun.Sonra kuşkusuz "Günlerin köpüğü"nden bahsediyoruz.Üstelik Fransızlardan çok Fransızcaya ilgin olduğunuda biliyorum.Sen beni öpersen belki de bende fransız olurum. Detaylara takılmıyorum sonra. Sana dans dersi vereceğimi söylemiştim diyorum. Hatların çok hantal. Ama gayet isteklisin.Elimi tutmak hoşuna gidiyor.Karşıdan karşıya geçtiğimiz günü hatırlıyorum.Koluma girmiştin ve bende protez mi bunlar diye sormuştum sana.Ben sana sarılmak istiyorum.Hızlı mı davranıyorum belki.Ben bu hissi biliyorum. Gözlerime bakıp yaşadığım onca şeyi okuyor gibi yapıyorsun.Bir yanın arzulu bir yanın tedirgin. Benden hoşlanan tüm kadınlar (hatta erkekler) kulaklarımı çınlatıyor. Senle ise aramızda bir kulak var sadece. Sen falıma bak diye tutturuyorsun. Ben boş ver falı, telveden iyi peeling olur diyorum. Sen bunu nereden bildiğimi sormuyorsun bile. Aklına hep diğerleri geliyor. Ben üzerinde arapça bir şiir yazan gümüş tablamı çıkarıp sigara sarıyorum. Pencere açık. Çalışma masasının üzerinden bir parça kağıt düşüyor.Bu güne kadar neredeydin yazıyor.Senin olmadığın her yerde demek istemiyorum. Çünkü bu rüyanın bittiği anlamına gelir.Sonra uyanıyorum işte. Bilgisayar açık. Yerde bir sürü karalanmış kağıt ve winampta tek bir şarkı çalıp duruyor.
GARBAGE-Milk



http://rapidshare.com/files/200589810/Garbage_-_Milk.mp3.html

Gülün Kokusu vardı!


hepimiz birbirimize benzeriz

Fark ettiniz mi bilmiyorum ama müzik yazısı yazmak beni baydı.Zaten bloga ışın hızı ile aklıma geleni yazdığım için edebi değer içeren bombastik blog yazıları yazamıyorum.Her blogger'ın bir yazım dili vardır.Ben dilimi mühim işlere saklıyorum.Onlar daha çok zevk veriyor!
Şimdi müzüğübüzüğü bırakın!Ben size bir anımı anlatayım...

Lisedeyken bir arkadaşım saçlarımın bir filmdeki adama benzediğini söyledi.Filmin ismini bilmiyordu lavuk.Ki o zaman okulda görkemli kaybedenler gibi bir imajım vardı.Taraksız saça şekil verme yeteneğim hala lisenin patlatılmış sivilce izli aynalarında gizli kaldı.O zamanlarda saçları bana benzeyen adamın Jeremy Davies olduğunu öğrendim.Tom Tom'un saçlarına.O zaman benimde ismim Tommy Gun idi.Kimse damarıma basmadıkça bende tetiğine basılmamış bir silah gibiydim.Hem okulda hemde şimdi kurşun kalemleri seviyorum hala.Okul tehlikeli bir yer velhasıl.
Bu günlerde Jeremy Davies ile görüştüm ve aklıma takıldı yüzü.Bu kez ben onu birine benzettim.Ama bulmak epey zamanımı aldı.Bir şey aklımda (takılı)kalınca aklımdan akıncaya kadar zorlarım kendimi.Ve sonunda kime benzettiğimi buldum bu gün.Bir kız arkadaşımın kitaplığında görmüştüm o yüzü.Hem o kızı hem o yüzü unutmam.Onada öyle demiştim çünkü.Eşcinsel ile ibne farklı şeylerdir diye.Jean Genet kimdir?
"Ben bir Fransızım ama tüm kalbimle Filistinlelerin yanındayım, onları savunuyorum. Acaba Filistinliler bu denli bir şiddete maruz kalmasalardı ben onları bu kadar çok sever miydim?"
Unutmadan rafta ki kitabın ismi:Miracle de la rose/GÜLÜN MUCİZESİ

18 Şubat 2009 Çarşamba

YeniAlbümüBeklenenTürkGrupVeMüzisyenleri-2009

Listemde uzundu en önemlilerini hemen yazmaya çalıştım.Albümü beklenen dedim başlıkta.Oysa albümü çıkanlardanda azda olsa bahsettim.Duyurulur!!!

Tanımayanı odunla dövüyorlarmış.Evet,Duman artık tanınmayacak bir grup değil pek tabii.Performans öncesi sek abzulut ve dumanaltı alemlerinden sonra sahnede kendi gibi olan hatta kendi gibi olmaktan çok kendini başkalarından soran bir grup Duman.Sanırım şu an 2009 Mart ya da sonrasında çıkması planlanan çift cdlik albüm için grouselodge kayıt stüdyolarındalar hala. Çok deli bir stüdyodur burası.Dünyaca meşhur bir çok grubun bazı albüm kayıtları buradan yapılmıştır.Bunlardan bazıları: "Muse, Snow Patrol, Bloc Party, Manic Street Preachers, Doves, R.E.M. Bonnie Raitt, Stereophonics, Michael Jackson, Liam Clancy, The Editors, The Departure, Wasted Youth Orchestra, Ms. Dynamite, Mc Fly..Chris Walla (Death Cab For Cutie)".Geri kalanı için http://www.grouselodge.com/content.php?ID=185 adresine bir bakın isterseniz.Bu demek oluyor ki "sound" olarak bizi sağlam bir iş bekliyor.Yani öyle olmasını umuyoruz.Bunun dışında gruba davulda eşlik eden Alen konakoğlu yerini üstad Cengiz Baysal'a bırakmış.Ki Cengiz Baysal sadece Türkiyenin değil Dünyanın önemli davulcularından(baterist işte) biridir.Aldığım duyumlar sözel olarak git gide sadeleştikleri-müzikal olarakta köklere bağlı kaldıkları yönünde.Bir cd'nin daha sert diğerinin baladlardan oluşacağı gibi bir duyumda var.Bu açıdan Red hot chili papers'ın Stadium arcadium dan çok Foo fighters'ın "In Your Honor" albümü gibi bir yapısal özellik taşıyabilir.İçerik olarak Grup Bunalım gibi 1970-1980 saykodelik özelliklere de değincekleri söyleniyor.Anlayacağınız şu an Taş var Köpek yok.

Emre Aydın'da arabesk yapacak olanlardan.Ki bence mantıklı bir yol.Ama bu arabesklik Müslüm Gürses-lik yapacağı anlamına gelmesin bence. Suya sabuna dokunmayan hafif gitarlar-
belki etnik aletler ve çalgılar-biraz daha acıklı sözler-akılda kalıcı melodiler ya da kullanırsa keman ya da piyano partisyonları. İlk albümünde 6. cadde'den kalma birikimlerinide ortaya koymuştu ki.Bu da 3-4 parça eder.Bu açıdan kendi adıyla çıkan ilk albüm kadar tutar mı bilinmez. Ama müzik piyasası için belli bir yeri olduğu kesin gibi.Vega grubunun gitaristi umarım ona biraz gaz verirde farklı tatlar alabiliriz albümden. Bu arada ilk albümde ki Umay Umay'ın söylediği Barlas şarkısı "Haraket Vakti" ni ondan 3 sene önce coverlayıp o zaman ki piyasaya fikir verdiğimizi söyleyebilirim.Hey gibi günler...

Kargo dağıldı-birleşti-dağıldı derken Serkan ve Koray Amerika'ya keşfe gitmişler ve diğer grup elemanları M.şş yi ve yeni vokali Reha Endem (Yakup grubunun basçısıydı sanırım) ile hafif hafif ısınmaya-küçük kayıtlar yapmaya başlamışlar.Ama albüm çıkması uzun zaman alacak gibi. Serkan Ç. ve Koray Candemir ise bir kaç ay sonra Türkçe bir albüm yapacak gibi duruyorlar.Ama hedefleri ingilizce bir şeyler sanırım.Ortalık karıştı.Yetiş ya Muhammed yetiş ya Ali...

Mustafa Keçeli adında yeni bir arkadaştan bahsedeyim şimdi. Bu arkadaş 2007'de Miller Music de birinci olmuştu. Albüm bitti diye duydum ama herkes gibi o da krizi bahane edip albümü çıkarmayanlar tayfasından olma ihtimali büyük. Oysa ki bence gayet müsait bir zaman. Özellikle 2009'un ortalarına doğru zaten albüm çıkarsada pek ismini duyurabileceğini düşünmüyorum.Bunun Teoman'ı var,Duman'ı var Emre Aydın'ı var Mor ve Ötesi var Serkan ve Koray var...Varda var.Ama bunlarla boy ölçüşürse kendi tahtını kendi kurar rahat rahat. Bunun dışında sound olarak gayet yerli yerinde ama yurtdışında 4-5 sene önce ciklet olmuş bir tarzı benimsediği de bir gerçek.Şu reveval olayları.Kimi yerde The Killers'ın ilk albümü gibi bazen Oasis gibi ,bazen Teoman gibi söyleyerek,bazen Brit meretini seviyorum ulan diyerek bir sound ve vokal denklemine düşmüş. Hatta "Güneş Işığı" adlı parçası Oasis'in The Hindu Times da dediği gibi "In and out my brain- Running through my veins -You're my sunshine- You're my rain" yerlere bile işaret ediyor. Britliği aşikar ediyor.Tabii ki benzer bir ifade Ray Charles'ın you are my sunshine içindede yok değil. Ama "Bana göre güzelliğin moduna göre değişir" gibi sözleri içeren slow şarkılarını ön plana çıkarması taraftarıyım.Her ne kadar bu noktada Teoman koksada denemekte fayda var bence.www.myspace.com/mustafakeceli

Sıra Teo'da. Teoman "O" albümü sonrası ne kadar düşüp kalksada son zamanlarda klasını konuşturan bir iş çıkarmadığı bir gerçek. Ama en kötü Teoman bile en yeni bir rockerı gitarına jak diye sokar sanırım.Yeni abümde sürpriz ise sözleri "Elif Şafak"a ait bir şarkının olması.Yeni albümde sound olarak neler verecek bilmiyorum ama sözel olarak yine kendinden epey söz ettirecek gibi. Çünkü "Fahişe" temalı ya da isimli bir şarkısıda var sanırım.

Gren'de ilk albümü çıkartacak gruplardan.Son derece sağlam elemlar var grupta. Hepsi işlerini iy i biliyor ama her zaman dediğim gibi şarkı yazmak ayrı bir şey-söz yazmak daha farklı bir şey.Gren'in eksiği ne yazık ki bu.Sanırım albüm Rakun müzikten çıkacak. Umarım albümde daha iyi şarkıları vardır. Ne kadar dinlemediğim bir tarz müzik yapsalarda -performansları ne kadar iyi olduğunuda bilmediğim bir grup için ne desem bilemiyorum. İşleri zor gibi piyasada. Söyleyecek bir ton eksik şey var. Ne bileyim siz dinleyin kadar sizin. www.myspace.com/grenband


Ayça Şen radyocu bir bacımız.Şarkılarla şarkıcılarla arası doğal olarak iyi.İyilikten kastım neyin sevildiğini neyin sevilmediğini az çok biliyordur doğal olarak. Mor ve Ötesinden Burak'ın yardımı ve desteği ilede albüm işine girişmiş.Eğlenceli sözler-radyo dostu şarkılar-denenen ya da denenmek istenen bir durum yok.Zaten böyle bir şey bu tarzlarda olmaz ve beklenmezde.Ama daha sert bir şeyler yapmak istiyorum diyordu biryerde kendisi.Bu albüm ayağımız alışsın albümü. Kolayca dinlenebilecek ama sanki reklam cingılı gibi duran şarkılardan oluşuyor.Kimi yerde Modjo kimi yerde daha akustik tınılar hafif makyaj niyetine elektronik bileşkeler."Kalpsizsin" şu an aklıma gelmeyen ama gelince yazacağım bir şarkıdan esinlenme gibi. Müzik olarak neredeyse aynı.Ben en çok "Büyüdük" adlı şarkısını beğendim. Sanki usul usul şarkılar söylese daha iyi gibi.Yazdığı sözlerin üstünde çok oynandığından olsa gerek hoş ama müziği ve şarkıyı adamdan saymamaya neden olabilecek bir niteliği var.Mesela Cenk Taner'de eğlenceli sözler yazıyor zaman zaman ama adamı ezip geçiyor.Anladın işte sen! Kraldan çok kralcı olmaya gerek yok artık. Ayça Şen radyodan çok radyocu sonuçta... http://www.myspace.com/aycasen

TnK ankaralı bir grup.Uzun zamandır az çok bilinen bir grup ama 2-3 klip bir kısa Ep derken o kadar çokta tanınmayan bir grup. Nedeni tamamen belli. Birincisi liseli müzik grubu gibi olan görüntüleri.Bu adamlar hep böyle sanki.Liseden mezun olamamış garip bir negatif sahne enerjileri var.Arkadaşların yalancısıyım. Şarkıları gayet iyi.En önemli silahları Caner'in amatör gruplara göre daha farklı duran bir sese sahip olması. Ama yinede yabancı şarkıların Türkçeleştirilmiş hali gibi duruyor şarkıları.Coldplay öykünmeleri ya da Queen'den esinlenmiş bir kaç yeri bariz biliyorum.Sözlerinin çok amatör olduğunu düşünüyorum ayrıca.Söz yazma dersleri verebilirim kendilerine.O kadar yani! Albümleri çıkmak bilmedi. Zaten hem şarkı sözleri hem imajları hemde hafiften kendini farklı sanan durumları onlara dezavantaj olarak geri dönüyor belli ki. Umarım albümleri yakın zamanda çıkar.Çıksada işleri epey zor.Bazı şeyleri kökten değiştirmeleri gerek diye düşünüyorum.

Bora Uzer hakkında söyleyeceğim çok bir şey yok. Sadece sahne performansının iyi olduğunu duydum.Şarkıları her ne kadar funk olsada pek bana hitap etmiyor.Türk grup ve müzisyenlerinde, özellikle yeni dönemde şöyle bir yanılgı hep var. Yabancı alt yapılı müziklerin üstüne Türkçe söz yazma hastalığı! Olmuyor abi eğreti duruyor. Ya öyle bir yazacaksın ki cuk oturacak ya da yazmayacaksın.Buna rağmen yerli Castin olmak ister gibi duran Bora "Aramızda bir gerginlik mi var" ile temiz bir iş çıkarmış. Umarım bizede şapkayı ters giydirir,onu severek dinleriz.www.myspace.com/borauzer

KesmeŞeker 'de albüm yapacak diye duydum ama ne kadarı doğru bilmiyorum.Benim tek isteğim en kısa zamanda Cenk Taner'in bir albüm daha yapması."İzin vermedi Yalnızlık" ile ilgili belkide Kadıköy sound grupları ile ilgili bir yazı yazmayı planlasamda sürekli erteliyorum.Cenk Taner ne kadar albümü ertelerse ertelesin ben onu tanıtan güzel bir yazı yazacağım inşallah.

Hakan Kurşun'dan bir albüm bekliyorum ama çıkacak gibi bir durum ortada var mı yok mu bilmiyorum.Nazan Öncel'in son albümünde kendisinin hemen hemen her yerde parmağı var.Bu arada Nazan'ın albümü çok hoş olmuş.

Fairuz derin bulut "Arabesk" adında bir albüm çıkardı sanırım. Fena değil gibi. Ama Müslüm Gürses varken ne arabeski...

Evet Müslüm Gürses "Sandık" adında bir cover albümü yaptı.Ve hemen hemen elini attığı her şarkıya kendi adını vuracak kadar iyi okuyor Müslüm baba.Albümde dikkatimi hemen çeken şey Kenan Doğulu'nun söz ve müziklerine imza attığı(bu adamdan böyle şarkı çıkması pek bir ilginç bu arada) hepimizin bildiği "tutamıyorum zamanı" şarkısı. Müslüm baba resmen ben okudum mu benden sonra herkes susar dercesine okumuş.İyide yapmış.Düzenlemede hoşuma Ama "Ceza" ne baba ya! Yapma etme gözünü seveyim.http://www.myspace.com/muslumgurses

17 Şubat 2009 Salı

Kadın Gibi Geçti

Je aime les fleurs!

Roxette-Listen to your heart


So much to mention, but you can't find the words


Living Things-Hala yaşıyor musunuz

İlk albümde Bom bom bom dediler patlayacaklarını sandılar.Yakışıklı çocuklardan oluşuyordu oysa ki Living Things.Ama bu ilk albümün ellerinde patlamasından daha fazla bir işe yaramadı. Tiple olmuyor evet.Tipsizde olmuyor deği mi millet! İlk albüm fena değildi aslına bakarsan.Bu kez ikincisi geldi.Bu nerelerinde patlar bilinmez.Bu arada geçiş kısımları şu Alicia Keys ile Jack white şeysine benzemiyor mu! Another way to die mıydı As i am ...

YYY-0

It's Blitz! is the third full-length album by New York indie rock band Yeah Yeah Yeahs. It will be released on April 13, 2009, with a single - 'Zero' - released on April 6, 2009.
The album was produced by the band's long-term producer Dave Sitek, along with Nick Launay.
Bu dudaklar Karen O.rospusunun mu bilmem ama ilk single Zero olmamış.Göze gelmiş olabilir ama umarım albüm başkalarının göze alamayacağı şarkılardan oluşur.Yoksa ağza göz değil ne alırsan al farketmez!

14 Şubat 2009 Cumartesi

John Frusciante-Dying Song


I'm going away, forever,
I'm going away, forever,
Never coming back this way,
Never coming back to this place.

What I need is a heaven,
What I really need is a heaven,
A place to go where I can really be,
A place to go where I can really be
Where I can really be.

Dreaming my life away, counts for nothing,
Dreaming my life away, counts for nothing,
But nothing ever is the end,
No, nothing ever is the end.

It's sure been a full life for me, yeah
It's sure been a full life for me, yeahh
It's sure been a full life for me, baby, its sure been a full life for me

12 Şubat 2009 Perşembe

Sean Lennon-Dead Meat-Etide kemiğide Babasının

Rol model baba olunca ve babada John Lennon olunca işler hiçte düşünüldüğü gibi olmuyor.Çıta bir hayli yüksek. Haliyle yüksekten uçmaya gerek yok.Zaten aslı varken fotokopisi insana pek tat vermiyor. Bunca şeye rağmen Sean Lennon entel ve yetenekli bir anne ve babanın oğlu.Kendide sanatın bir çok alanı ile uğraşıyor.Mesela altta ki kara kalem çalışmasını kendi yapmış. Tabi ben onu müzisyen olarak tanımıştım önceden. Kırılgan ve bir o kadar naif biri Sean. Müzik olarak hep gölgede kalacak ama müzisyen kalacak.John Lennon'un gölgesi işte bu.Boru değil!Jeff gibi babası Tim'i gölgede bırakacak bir duruma sahip değil ne yazık ki.Varsın öyle olsun. Her oğul ya da kız babası ile yarışmak zorunda değil. Zaten et tırnaktan ayrılır mı? İbrahim erkal'da burada olsa böyle derdi.
Sean Lennon-Dead Meat
http://rapidshare.com/files/197195750/bedavakritik.blogspot.com-Sean_Lennon_-_Dead_Meat.mp3.html
not:eklediğim şarkıların ne zaman çıktıklarına dikkat edin.Yeni değiller kısacası.

The Devastations-Kahve ve Sigara ve Avustralya

Bazı gruplar kendilerine takılan sıfatlardan pek hoşlanmazlar.Aksine tüm müzik yazarlarıda birilerini birileri ile karşılaştırmayı maharet bilirler. Bu kıyas ya da benzerlikler sevdiğimiz sanatçıları bulmada kolaylıkta sağlar ama bu genelde benzeyenin benzetilen tarafından silinmesine yol açar-açmıştır-açacaktır. The Devastations bu duruma örnek olarak işlenebilecek bir grup. Nick Cave -Tindersticks ve diğer damar müzik yapan grup kişilerle ortak paydası yok değil. Ki onlarla sahne almışlıkları-yemişlikleri-içmişlikleri var.Katranı kaynatsan olurmu şeker cinsi batasıca cinsine çeker demişler.Belkide bu benzetmelerin verdiği baskı onları daha sonra daha elektronik bir müziğe yöneltti.Farkı daha iyi anlamanız için iki albümdende birer şarkı iliştirdim. Ama sonuç pek değişmiyor.İyi müzik pek değişmez değil mi?

11 Şubat 2009 Çarşamba

2009daçıkanindiealbümlerdenbazılarınınbaşkahramanları

Jenn Grant http://www.myspace.com/jenngrant1 "everybody loves you"
Headless Heroes http://www.myspace.com/denofheroes "true love"
Fol Chen http://www.myspace.com/folchen "The Believers"
Swan Lake http://www.myspace.com/swanlaketheband "city calls"
Jess McAvoy http://www.myspace.com/jesmaq "the sailor"
Marissa Nadler http://www.myspace.com/songsoftheend "diamond heart"
Casiotone or The Painfully Alone http://www.myspace.com/cftpa "streets of philadelphia" Geoff Berner http://www.myspace.com/geoffberner "luck in exile"
Lotus Plaza - The Floodlight Collective (dinlemedim)
Dan Auerbach http://www.myspace.com/danauerbachmusic "ı want some more"
Gui Boratto (dinlemedim)
The Long Lost (dinledim)
Not:Özellikle sesi pek duyulmayanları seçmeye çalışıyorum.Myspace adreslerinde bulunan ve gözüme çarpan-dişime dokunan bir şarkıyıda yanlarına ekledim.Ama bu listeden en fazla iki kişi ileriye dönük iş yapar gibime geliyor.Siz yinede hepsine bir göz atın derim.

7 Şubat 2009 Cumartesi

Pete Doherty-Last Of The English Roses-JunkieyimJunkiesin

Pete Doherty-Last Of The English Roses
http://www.zshare.net/audio/54897544582a1356/
Junkieler hayattan pek nasibini almazlar.Biliyorumda söylüyorum.Biz junkieler çok basit şeylerden mutlu olabiliriz.Kimine çok basit gelen bir söz bizi saatlerce düşündürebilir.Çok konuşur ve çok saçmalarız.Bazılarımız hiç konuşmaz ama.Çocukluk hali üzerimizden hiç gitmez.Oldukça iyi bir espri anlayışımız vardır.Ve iyi bir müzik arşivimiz.Hiç iddiası olamayan şeylerden çok afili durumlar çıkartabiliriz.
The Libertines benim çok sevdiğim bir gruptur.Carl kendine takım elbise seçmeye dursun Pete çoktan herkese giydirdi.Bu da böyle bilinsin.

Anni Rossi-Sesinde Arzu Var

Sevgilisi ile dövüştükten sonra sevişen bir kadının sesinin içine giriyoruz.Yaşı henüz 23.İki basamaklı sayıların en mühimlerinden.Son derece özensiz bir yatak odasına giriyoruz sonra.Şarkılar içimizde kızaran kırmızı gece lambaları gibi.Her şey öze sadık kalmış.Bunda ses mühendisi Steve Albini'nin parmağıda var.Ayak parmakları dahil.
Doğuştan çatlak sesini bir ustura gibi kullanan birini bu devirde bulmak kolay olmuyor.İndie dediğin böyle bir şey olsa gerek diyorsun. Hafif viyola,biraz keman, inceldiği yerden kopacak melodiler, ek unsurlar... Hiç kimsenin dönüpte bakmayacağı bir kadın.Taa ki sesini duyana kadar!Size kendini beğendirmek gibi derdide yok.Kıyafetlerini annesinin dolabından araklayan,makyaj yapmayan,alışveriş kızı olmayarak içini dışından önemli tutan biri o. İmaja o kadar çok takılmışız ki Anni rossi kıyafetlerini çıkarmadan içini göstermeyi başarıyor.4AD sen büyüksün.
Anni Rossi-Ecology

6 Şubat 2009 Cuma

Bat For Lashes-The Big Sleep

" o bin tılsımlı anın çarşafından geçirirken hayatını


bilmezdi üç tekerlekli bisikletin karanlığa takla atacağını"


Yılın en iddialı gotik albümlerinden biri sonunda çıktı.Üstte ki kız ne kadar şanslı olduğunun farkındadır umarım!Çünkü albümde "Scott Walker" var."The big sleep" albümün katma değerini arttırmakla kalmayıp yılın en arızalı düetlerinden biri yapıyor.Sonuçta Babaların babası Walker!Siz karizma olmak için msn profilinize elinizde sigara ile poz verirken, o mezarlıklarda kendini arıyordu.Halada bulmuş değil kayıp ruhların temsilcisi! The godfather'ın tema müziğine benzeyen piyano dokunuşları,şarkı kaydından önce Henry Gorecki'nin String Quartet No.3 'ünün etkisinde kalınmış gibi gelen vokaller-esintiler ve intihar etmek isteyenler için eşsiz bir fon müziği seansı. Bir adam bir şarkıya ancak bu kadar dokunabilir. Ve dokunduğu her yeri ancak böyle dokuz doğurtturabilir.Şarkıyı dinleyin ve uykulardan uyku beğenin!

Little Joy-with strangers-Kıştan artakalan Yaz esintisi

Neşet Ertaş'ı bir kere dinledikten sonra nasıl şarkı yazabilirsin konulu bir şarkı sanki bu.En azından ben Neşet dinlerken araya bir attırıyorum bunlardanda.Belki araya Nouvelle Vague(mesela don't go).The Strokes üyeleri 4koldan farklı işler yapsada bana en içten bu geldi.Bossa Nova yapmadıklarını düşünüyorum ayrıca.Evet, Little Joy'dan "with strangers" gelsin...


yazımı kışa çevirdin
karlar yağdı başa leylam
viran oldu evim yurdum
ne söylesem boşa leylam

her an gözümde perdesin
nere baksam sen ordasın
mevlam ayrılık vermesin
göğde uçan kuşa leylam

yarden ayrı kalmak ölüm
söyle ne olacak halım
böyle kader böyle zulüm
gelir garip başa leylam

Edwyn Collins-A girl Like you- Ayna karşısında söylemesi zevkli şarkılar

Akılda kalıcı bir şarkının en önemli şartı yapıldığı zamanın dışında kullanılan müzikal tekniklerdir.Bize hoş gelen şarkıların böyle bir yanı vardır.Bir yanıyla tanıdık bir yanıyla yabancı izlenimini güzel yaratırlar.Mesela herkes 2008de U2 olmaya çalıştıysa siz Elvis olmaya çalışın.Herkes overdrive tonlar kullanıyorsa siz abudik gubidik ama sizi iyi anlatan tonlar kullanın.Bu hiç şaşmayan ve her zaman tutan bir tekniktir.En azından ben böyle düşünüyorum.Ve belkide en önemlisi neyi-nerede-ne zaman yaptığınızı bilmeniz sanırım.Edwyn Collins ağa beyimiz bu şarkı ile bize ders veriyor. Fuzz gitar nasıl kullanılır,bir şarkıya bir film karesi nasıl yapıştırılır gibi...Güzel şarkılardan ve güzel kadınlardan öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki!
http://rapidshare.com/files/194851415/EdwynCollins-AGirlLikeYou.mp3.html

Martina Topley Bird-Baby Blue-Buzda yetişen çiçekler


Martina Topley Bird-Martina Topley Bird-Martina Topley Bird-Martina Topley Bird-Martina Topley Bird
Bayanlara benden bir tavsiye. Saçınıza takacağınız çiçekli ya da çiçek desenli bir takı(pinde olabilir) tüm güzelliğinizi ortaya çıkarır. Fazla makyaj yapmamak kaydıyla. Martina Topley Bird ün şarkılarıda aynen böyle. Fazla makyajı olmayan çilli bir yüz gibi. Saçları ve kalbi okşayan gitarlar.Üstüne üstlük her gün evde duymak isteyeceğiniz bir kadın sesi.2008 çıkışlı albümünde bulunan şarkılar genel olarak güzel olmakla beraber "Poison" gibi çabuk farkedilir işlerde yok değil.Neyse benim şimdi yemek yapmam lazım. Siz güzelliğe doyun.
http://rapidshare.com/files/194799695/bedavakritik.blogspot.com-Baby_Blue.mp3.html

Brett Anderson-BACK TO YOU

Brett karmaşadan ve gürültüden o kadar sıkılmış olmalı ki "Wilderness" ile oda müziği yapmak istediğini bize göstermiş oldu."Hit" olmayan ama "Hiç"te fena olmayan bir albümdü 2008de çıkan "Wilderness". Sizlere albümde akustik versiyonu bulunan parçanın "Pleasure" versiyonunu sunmak istiyorum. Sabahlara kadar sigara içmek için bir nedeniniz olsun.
http://rapidshare.com/files/194797498/Pleasure_-_Back_to_You.mp3.html

Grace Jones-Sunset Sunrise- Vampirle Görüşme

Stil ikonu olduğu kadar Gay ikonu olan Grace Jones kaldığı yerden konuşmaya devam ediyor.Çok ilginç bir çalışma olmasada 2008'in tadı tuzu yerinde çalışması "Hurricane" en az tüm gayler kadar benide sevindirdi diyebilirim. Ne kadar sıradışı görünsede, zaman zaman anadan doğma süzülsede "I'm Crying (Mother's Tears)" bile albümün nasıl bir olgunluk dolgusu olduğunu gösteriyor. Grace Jones'dan sunset sunrise siz klavyesi başındaki tüm vampirlere gelsin.

Birde benim küçüken vampire benzettiğim bir adam vardı.Rupert everett!Pek alakalı değil ama bu albümü dinlerken aklıma o geliyor.

4 Şubat 2009 Çarşamba

Soul Asylum-Runaway Train-Ruhumuzu çoktan kaybettik

90lar çok güzeldi.Bakkaldan bir şey yürütmenin,atari salonuna gitmenin,sırt çantasına bir şeyler atıp arkadaşlarla bisiklet sürmenin, sevdiklerimize radyodan güzel sözler biriktirmenin,karışık kaset yapmanın, ekmek karnesinin, leblebi tozunun, patlayan sakızın,sulugözün,altın paradan çikolataların ve cinonun, Kurt cobain tişörtlerinin, komşu kızlarının, yırtık botların, balkonda uyumanın, yıldızları seyretmenin,..

Şimdi neredeyse hiç biri yok be dostum. Yalnız değilsin.

http://rapidshare.com/files/193933399/bedavakritik.blogspot.com-soul_asylum_-_Runaway_Train__Album_Version_.mp3.html

Bu şarkı 90larda kaybettiğimiz her şeye gelsin. Soul Aslyum'dan Runaway Train...

Franz Ferdinand-Not hot Not hot Not hot

Franz Ferdinand'ı pek sevdiğimi söyleyemem. Bunun nedeni sanırım çıktıkları dönemle alakalı. Evet, "take me out" 2000ler için önemli bir kırılma parçasıdır.Ama sonradan aslında dans rock için çok bir şey katmadıklarını anlamak uzun sürmüyor. Hele ki yeni çıkan albümleri.İlk albümden sonra sürekli düşen bir ivme. Tek şarkılık bir grup olduğunu düşünmüyorum.Sende öyle düşünme okuyucu. Ama geçen The Cure 'un "Hot Hot Hot!" ını dinlerken onlarında "Take me out" u yazarken bolca bu şarkıyı dinlediğini düşünüyorum. Franz Ferdinan dinlemiyorum çünkü sıkıyor beni okuyucu. Şimdi ne mi dinliyorum. Şu an mı? "Siouxsie and the Banshees" den "Spellbound" dinliyorum. Onlarla dans ediyorum ama Franzla edemiyorum düşün artık sen!

3 Şubat 2009 Salı

PURESSENCE-Ruhlarda hiç bir sızı yok

Sen beni tanımazsın okuyucu. Sende tanımazsın blog.Bazen ben bile kendimi tanımıyorum. Tanımlanmaya ihtiyacımın olduğunu düşünmeyen bir tamlamayım.Evet,zincirleme!Evet, belirtisiz!Evet,takısız! Epey uzun zamandır kimseye pek ilgi duymayan biriydim. Öyle ağzımı açık bırakan bir kız olmamıştır hayatımda.Hele ki bunu ELDE ETMELİYİM diye hiç dememişimdir Allah şahit. Kimisi ile mahallede ki sütçüden süt alırken kimisi ile bir marketin süt reyonunda karşılaşmışımdır. Kimisi ile kitap arasında kimisi ile tavan arasında. Sudan olmasada Sütten sebeplerden hep. Yoksa aşkı düşlerde yaşamayı severim zaten. Nede olsa uzadıkça kısalmayan tek şey düşler(mi).
Bir hoşlanma hikayesi bu sayın okuyucu. Zaman çok zamansız bir anda karşıma onu çıkarıverdi."Şapkadan babam çıktı" misali.İşte Tesadüfler gülüyordu halimize.Sonra vesaire vesaire vesaire.
Uzattım ve bu şarkıyı verdim ona.Almak istedi.Eli uzanmadı sonra.Belkide kalbi!Dedi sonra sen hayatı hep hikaye gibi mi yaşarsın. Dedimki hikayeleri kim sevmez ki! Dedi ki Her şey iyi hoş da bu kadarı fazla bana. Eksikken nasıl fazla olabilir insan ama!!!
İşte o gün bu gündür uyumadan önce süt içerken bu şarkıyı dinliyorum. Süt bitmesin diye mi yoksa belki rüyada onu görürüm diye mi? Bilmiyorum. O günden beri
süt içtikçe kısalıyorum.

2 Şubat 2009 Pazartesi

Supa Nova Slom-Midnite-Dövmeli Duygusal Terminatör

2008de sürekli sizlerle paylaşmak isteyip sonra müstehcen bulduğum bir şarkıydı "Midnite".Fazla erotik bulduğumdan mı yoksa Prince soundunun verdiği hissiyattan mıdır bilinmez! Prince'i özledim ben! Üstteki resimdeki duygusal terminatör Supa Nova Slom.Boğaöldüren bir duruşu olduğuna aldanmayın.Yumuşak ses ona ait.İlk gördüğümde Max cavalera'nın zencisi dedim ben buna. Sahne performansı gerçekten sağlam deyyuzun.Bu şarkıyı fazla dinlemeyin.Çok pis bağımlılık yapıyor.
Supa Nova Slom-Midnite

George Michael-Patienc-Dile Değil Kalbe Dolanan Şarkılar Vardı Bir zamanlar

Dünyadaki en iyi erkek vokallerden biri olmasının dışında kimilerinin deyimi ile ibneliği ile nam salmış kamyoncu dostu George Michael kim ne derse desin bam telini titretmeyi başaran enderlerden.Şarkıları kendi kadar olmasada buram buram aşk kokuyor.Seks demiyorum sayın okuyucu. Evet, sana diyorum mastürbatör.Sanada diyorum Darwin.VE sanada...
Hangimiz bu kadar içten dua ettik?
George Michael-Patienc

SPACE-Hu hu komuşuuu

İspanyol usulü arpejlerin ve mükemmel klavye tonlarının(özellikle solo kısmı) müthiş keyif verdiği bir şarkıydı "neighbourhood". Klibinde de klasik ingiliz espri anlayışından izler vardır.

1 Şubat 2009 Pazar

Oingo Boingo

Bazı adamların neler dinlediği çok basit bir şekilde anlaşılır.Mesela Brandon Flowers'ın The Cure olsun Depeche Mode olsun Duran Duran olsun Bruce Springsteen olsun dinlediği her halinden belli oluyordu. Amma velakin "Oingo Boingo" dinlediğini duyduğumda şaşırdım.Buradan kendisine "Stay"i armağan ediyorum.

Domino Records İftiharla Sunar:Wild Beasts & Eugene McGuinness

İşin gerçeği uzun zamandır yeni grupları pek takip etmiyorum. Özellikle 2008de ikiyüzküsür albüm dinledikten ve bir o kadar grubu takip ettikten sonra inadına indie dinlememeye karar vermiştim."İndie" derken kopya koyun gruplardan bahsediyorum. Aralarında bir çok fason,tek albümlük hatta tek şarkılık gruplar vardı. Sizde bilirsiniz ki kütüphanenizde bir Mevlana ne bileyim bir İbni Hazm bir Salinger bir Philip K. Dick varken gidipte Cezmi Ersöz okunmaz sanırım. Aynı şey müzik içinde geçerli.Şimdi önemli müzik şirketleride bazı şeylerin farkına varıp çıtayı hafif yükseltmek istiyorlar gibime geliyor.Mesela Domino Records bu durum için önemli bir örnek.Ve buradan yayınlanan 2 yeni isimden sizlere biraz bahsedeyim.Eugene McGuinness tam anlamı ile olmasada daha indie bir Alex Turner hatta biraz da Jamie T gibi duruyor. Özellikle genç yaşı ve geniş yelpazesi onu önemli bir müzisyen kılıyor ama yinede ilk anda çarpan bir durumdan çok zamanla açılan şarkılar yaptığını söyleyebilirim.Bence net bir soundu olmamasına karşın bu geniş müzikal durum onu diğerlerinden farklı kılmaya yetiyor olsada şarkılardaki melodik değişimde ki kırılmalar ve düzenlemede ki yorucu detaylar şarkıların anlaşılmasını zor kılıyor."Atlas"ı bir dinleyin mesela. Bunca şeye rağmen içinde caz,punk,pop gibi bir çok türden element var.Diğer kayıt ise Wild Beasts adlı grup. Bu grup çok bilindik formülleri hatta ekolu gitarlara alışık olduğumuz bir dönemde vokalin kendini paralamasından (Cheerio Chaps Cheerio Goodbye mesela) gitarlarında ki tiz yükselişlere ve davulların tek düze tuttuğu ritmlerden fazla abartıya kaçılmayan düzenlemelere kadar her şeyi sindirmiş görünüyor. Açıkçası ben grubu beğendim.Albümü bir kez dinlememe rağmen.
Aslında bu iki işe bakarak vokalin ne kadar önemli olduğunu ve hatta vasat parçalara bulunan güzel vokal melodilerinin her şeyi değiştirebileceğine güzel örnekler. İki kaydında 2008de çıktığını söylemeden geçmeyin.Birde siz dinleyin.

http://rapidshare.com/files/140982639/EM-EM.rar