30 Aralık 2008 Salı

Lucifer Kanımızda

2008 için Eniyiler 99 yaparken bir çok grubu/müzisyeni bilerek açıkta bıraktığımı fark ettim.Aslına bakılırsa müzikal açıdan 2008 çok matah bir yıl değildi.Bir çok yerde dediğim gibi; müzik için mesih arama devri artık bitti. Ben yine Tom Waits olsun David Sylvian olsun (özellikle Fennesz ve David Slyvian'den Transit) Nick Cave olsun,Neil Young olsun Scott walker ve Bob Dylan karışımı bir yıl geçirdim. Azda olsa şarkı yazdım.Çok az şiir ve öykü yazabildim.Zamanı öldürürken aslında kendimi gömdüm. Dance rock olayının nasıl bayıcı bir süreç geçirdiğine şahit oldum."İndie" müziğin ne kadar pervasızca rezil edildiğinin farkına vardım. Bırakın Rock starları, Pop starların bile türünün yok denecek kadar azaldığını anladım. Bir şeyler yapılmadığının farkına vardım. Ülkem bir şeyler yapmaya çalışıyor bunu gördüm. Birileri sadece laf yapıyor bunu bir kez daha kavradım.

Filistinde bir sürü insan ölmeye devam ediyor.Ve biz yemek yerken içimiz bulanmasın diye kanalı değiştiriyoruz. "Vah vah" diyoruz ve yıl başına ne hazırlasak onu düşünüyoruz. Evet,bir çok şey arasında kaybulup gidiyoruz. Cümleler bile yeterince anlam ifade etmiyor. Ülkemin genç zihinlerinin elektro türkücü Hayko Cepkin dinlemesine mi üzüleyim yoksa Cem adrian'ın "aşk bir emirdir tanrıdan" derken ki sahteliğine mi! Hiç bir şeyin tat vermediği; hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı zamanlara az kaldı.2009da 2010u aratacaktır elbet.



rar pas: prometheus09


Sizden isteyeceğim yıl başı hediyesi ise benim için "Honey Bee"yi dinleyin.
not:Madrugada yazısı ilerde...

24 Aralık 2008 Çarşamba

Dire Straits-Where do you think you're going?-GideneYakılanAğıtlar

"Dire Straits" dinlediğim zamanlarda ya yağmur ya kar yağar şehre. Zamanı yine gelmiş. Kar yağmış şehre. Olan olmuş-giden gitmiş bir kere.
Kar yağmış şehre...


Where do you think you're going
Don't you know it's dark outside
Where do you think you're going
Don't you care about my pride
Where do you think you're going
I think you don't know
You got no way of knowing
You got no place to go

I understand your changes
How long before you reach the door
I know where you think you're going
I know what you came here for
And now I'm sick of joking
You know I like you to be free
Where do you think you're going
I think you'd better go with me, girl

You say there is no reason
But you still find cause to doubt me
When you ain't with me girl
You're gonna be without me

Where do you think you're going
Don't you know it's dark outside
Where do you think you're going
Don't you care about my pride
And now I'm sick of joking
You know I like you to be free
Where do you think you're going
I think you'd better go with me, girl

23 Aralık 2008 Salı

Scott Weiland-Paralysis-EskilerdenGerideNeKaldı

Son bir sigara içelim-Öyle git gideceksen-Ne olur yavaş iç yavaş iç-Dönmeyeceksen!
Yeşim Salkım salkımlarını sallaya dursun biz ise geçmişi yaad edelim.Evet zaman en az su kadar akışkan bir şey.Doldurduğu kabın şeklini bizde yaşlanmak olarak gösteriyor. Yaşlanıyoruz be okuyucu. Toplam 3 blog eskittim. 2sindeki her şeyi sildim. Epey hatıra-epey yazı-epey içlenme vardı oysa. Giderken geçtiği yerleri yakanlardanım.Kanımda barbarlık var sanırım. Sizde bir düşünün yaptığınız barbarlıkları. Ya da yaktığınız köprüleri düşünün;yaktığınız gemileri,limanları.
Telefon rehberinizden geride ne kadar dost kaldı. Kalanları ise çağrı atarak anmaktan, gidenleri,yitirilenleri ara sıra sayıklamaktan başka elinizde ne var. Muhtemelen elinizde hala cep telefonu var. Ben cep telefonu kullanmıyorum. Çünkü arayacağım her şeyi içime gömdüm. Bu gece çok arabeskiz blog. "Scott Weiland" ağa beyimiz "Killing Me Sweetly"i söylerken yazıyorum bunları. Onun gibi sallanan sandalyeme şarkı söylüyorum. O Bob Dylan gibi söylemeye çalışıyor bense onun gibi söylemeye çalışıyorum. Blog sanırım yaşlanıyorum.
Beyaz eşyalarla birlikte beyazlaşıyoruz. Yaşlarımız neredeyse aynı buzdolabı ile.

Smoked my last cigarette
Took a look at the bed
The one that we called home
Bought a ticket to somewhere, anywhere

Did you think of me blind
Cause I walked in circles
I know you thought of me unkind
But I tried to lead you through the minefield
Instead I led you to another

Pack my bags
Walking in rain
Here them voices inside my head
Drinking that booze and taking down names
and plates and seeing the place where I dream
Call my name, shout my name
Try to consume the place where I lay
Driving on the freeway passing up cars
Crashed my car
Gotta get out of here

Had to rip up my heart
Had to patch up my head
At the hotel terrace
Had a drink at the bar
Stumbled up and away
Every piss and a girl is a ghost of you

Did you think of me blind
Caused I fly around in circles
I know you think of me unwise
But I try to lead you through the minefield
Instead I lead you to another

Pack my bags
Walking in rain
Here them voices inside my head
Drinking that booze and taking down names
and plates and seeing the place where I dream
Call my name, shout my name
Try to consume the place where I lay
Driving on the freeway, passing up cars
Crashed my car
Gotta get out of here

When you realized me blind
You lead me round in circles
For seven years I read your lies
But I still lead you through
that minefield
Find my way back through another

Pack my bags
Walking in rain
Here them voices inside my head
Drinking that booze and taking down names
and plates and seeing that place where I dream
Call my name, shout my name
Try to consume the place where I lay
Driving on the freeway, passing up cars
Crashed my car
Gotta get out of here

Pack my bags
(did you think of me blind)
Walking in rain
Here them voices inside my head
Drinking that booze and taking down names
(cause still I fly around in circles)
And plates and seeing that place where I dream
(did you think of me blind)
Try to consume the people I pay
Flying on the freeway
(Cause still I fly around in mind fields)
Lightspeed ship
Rocket ship
Trying to get out of here.

AlbümArefesindekiGruplar-Makine ve Başıbozuk

"Aslında albümü olan gruplarla ilgili yazı yazma niyetindeydim.
Pinhani,Zakkum, 3nokta1,Cem Adrian(emir albümü),Foma,Maskara,Yakup,Run,Nem,Kırkaltı,Çilekeş(katil dans),Umut Kaya ve bir kaç grup/müzisyen daha. Sonra yazılması gereken ve elimde biriken İzmirli elemanları görünce onları yazmam gerek diye düşündüm.(İstanbul ve Ankara tayfası için özel bir yazı yazacağım) Bu hem albümü çıkacak olan gruplar için bir nevi tanıtım niteliği taşıyacak belki grup üyeleri ve dinleyicileri bu yazıyı okuyup bazı şeylerin farkına varma imkanı bulacaklar.İzmirli bu iki önemli grubundan biraz bahsedelim.Ama şimdiden söyleyeyim kızmaca-alınmaca yok!"

Makine grubunu Kargo cover yarışmasında tanımıştım. Yanlış hatırlamıyorsam "Kalamış Parkı"nı coverlamışlardı.Her ne kadar Kaotik adlı Ankaralı grup yarışmayı kazansada(ki Makine kazanmalıydı bence) Makine orada kendini belli bir çevreye tanıttı. Bir arada Roxy Müzik maceraları oldu. Ödülde kazandılar felan. Barlarda da yeterince kendilerini tanıtınca albümün çıkması için geriye sadece beste çalışması yapmak kalıyor haliyle. Şimdi sadece myspace sayfalarıdan yorum yaparak albüm hakkında fikir yürüteceğim. Öncelikle Makine Endüstriyel metal yapmak niyetinde ama aslında bununla alakası pek yok. Şimdi "Nine Inch Nails" gibi bir şey beklemek fazla uçuk olur ama şarkı yapıları itibari ile bile Endüstriyel'in içini pek dolduramadıkları su götürmeyen bir gerçek.İlla ki Endüstriyel metal ile ilgili daha fazla bilgi gerekirse burada güzel bir yazı var.http://www.studyoimge.com/makale/332/endustriyel-metal- Şimdi grubun şarkılarına bakalım."Sonu yok" adlı şarkıları ne yazık ki Depeche Mode'un "Never Let Me Down Again" (Aggro Mix) ile çok fazla benzerlik gösteriyor. Benzerliğin dışında zaten sözleri vasat bir parça. Müziğin ve sözlerin iç içe geçmemesi gibi bir sorunu çoğu rock grubu yaşıyor. O açıdan albüm çıkarsa bile çok iyi sözlerin bizi beklemediği kesin gibi."Yaşam" adlı parçada bana bazı şeyleri hatırlattı ama bende kalsın. Maksat grubu yerden yere vurmak değil. Daha iyi şeyler üretmeleri için küçük uyarılarda bulunmak. "Yaşam" güçlü bir parça ama amatör grupların katıldıkları yarışmalar için. Bir albüm parçası gibi durmuyor. Bence afili bir imaj oluşturmak yerine daha fazla beste için çalışmak gerek. Umarım albümde daha güzel şarkılar ve daha katmanlı bir müzikle karşılaşırız.

http://www.myspace.com/makine

Başıbozuk grubunu 1 sene kadar önce bir yerde duymuştum. Aslına bakılırsa Türkiye'de ortalama bir demo yapmış-şarkı kayıt etmiş tüm grupları dinlemeye çalışıyorum. Hatta elimde uzunca bir listede var. Başıbozuk bu grupların içinde başı çekmesede ve ilgimi pek cezbetmesede güzel şarkılar yapmış bir grup. "Yak ışıkları" ve "Bizden geçti" güzel şarkıları. Aslında bu iki parça ve diğer şarkıları yapısal olarak çok benzerlik taşıyor. Hep bir parçalama hali-yok olma hali-çürümek-aydınlık-karanlık-ölüm gibi konulara kilitlenmiş bir grup. Bizden geçti şarkısında fazlası ile Nazan Öncel hissiyatı aldım diyebilirim. Zaten grubun Nazan Öncel coverlarıda bulunmakta. Yine bu iki şarkı söz bakımından ortalama üstünde. Gerekli hissi şarkılar veriyor. Ama vokal arkadaşın sanırım biraz daha çok çalışması lazım. Çünkü bazı şarkılarında yine sözler ile müzik farklı yerlere gidiyor. Şarkı sözü ile düz yazı ya da şiir farklı şeylerdir. Şarkı sözü yazmak bazen sanatların en zoru sayılan şiirden bile zor olabilir. Çünkü zaman gibi bir sınırlama ve belli kalıpların içinde hünerinizi göstermeniz gerekir. İş böyle olunca bazı şarkılarında kantarın topuzu kaçıyor. Çok fazla söz söylemeye çalışmak bazen şarkıya zarar veriyor. Myspace de ki şarkılar demo olduğu için her halukarda albümde ki şarkılar daha derli toplu cilalı olacak. Umarım vokal arkadaşın gereksiz uzatmaları ve sözlerde ki dağınıklık daha iyi olur. İzmirli grupların genelinde metalci ya da emocu kanı olunca grubun gitar tonları ve diğer şeyleri hakkında pek yorum yapmayacağım. Çünkü gitar tonu denen bir şey yok ne yazık ki! Umarım iyi bir albüm yaparlar ve ben onları yere göğe sığdıramayan bir kritik yazarım.
Sonuç olarak iki grupta tarz olarak sevdiğim gruplar olmamalarına karşın yaptıkları tarzlar konusunda epey bir bilgim var. Tarzlar ile ilgilenmesemde yaptıkları şey hakkında ve onlara yararı dokunabilecek küçük bilgileride sizlere sundum.Bu yazı dinleyicilerde kötü bir intiba bırakmaktan çok eksiklikleri göstermek amaçlıdır.

PEYK-GECE-SAKİN-ERDEM YENER Albüm kritikleri

Aslında çok geç bir kritik oldu "Peyk" için. Onların tanıtılmaya ihtiyaçlarının olduğunu düşünüyorum.Dikkat ederseniz Türk gruplarını kimileri gibi yerin dibine geçirmeye çalışan bir halim yok. Sadece kendimce durumu ifade ediyorum. Çünkü bir grubun müziği bende ne kadar hasar bırakırsa bende size hasar tespit raporumu sunuyorum. "Peyk" arabesk rock diye tabir edilmemesi gereken bir grup.Bunu öncelikle net olarak ortaya koymak gerek.(kendileri ne diyor bilmiyorum tarzlarına) Nedeni ilk dinleyişte öyle tınlamaları. Müzikal açıdan bir çok karışım içlerinde mevcut.Özellikle "Gidin" adlı şarkıyı dinleyince grubun gücünü anlayacaksınız. Çok güzel bir ifade biçimleri var. Arabesk yanlarıda törpülenmemiş ama bu arabesklik "grup 84" gibi piyasa amaçlı kullanımdan ziyade bizden biri olma ifadesini güçlendiriyor. Bana zaman zaman "Üç Hürel" ve "Kesme Şeker" arasında duruyor gibi gelselerde kendilerine ait bir köşeleri var. Bu köşe sanırım "Yuvarlağın Köşeleri" gibi yalnızlıktan geliyor."İstanbul" adlı şarkılarında vokalin bazen ne dediğini anlamasamda şarkının kompozisyonu gerçekten hoş."Büyükanne" ile sanki nasıl müzik yapmak istediklerini bize anlatıyorlar.Grubun Vokali aslında belirleyici nokta. Ya seversiniz ya da uyuz olup dinlemezsiniz. Zaman zaman kelimleri "Hakan Kurşun" gibi zedeliyor-bölüyor-parçalıyor.Ama onun kadarda vurup öldürmüyor. Albümün adı neden "Sulu şaka" pek anlamadım. Belki aynı adlı şarkıda "Sulu bir şaka bu hayat" lafına gönderme yapıyorlardır. Genel olarak sözleri tatmin edici. Edebi niteliği olup müzikal olarak batı ve doğu sentezi belli seviyede yakalanmış bir albüm.Ayrıca bu gruba en az "Nem" kadar piyano yakışıyor. Yeni albümlerinde "azrailime gülümserken" diye bir şarkı var sanırım. Eğer İsmet Özel'in "Celladıma gülümserken" den esinlenmişse epey darbe alacağımız kesin. Peyk son yıllarda ki en içli grup. İçli dışlı olmak size kalmış.

http://www.myspace.com/peyk



Müzik piyasası eğer rock ve türevlerinden bahsedersek o kadar fazla yeni kana ihtiyacı var ki bunun yerine döngü ya bayat kanlarla ya da hastalıklı kanlarla dolaşıma giriyor sürekli.Piyasada tutulmanın en bilindik yolu basit ama tatminkar sözler ve bunu destekleyen melodiler ile yapılan şarkılardan yana. Bu açıdan dengeyi hiç bozmamak lazım. Şimdi "Gece" adlı Ankaralı hemşerilerimin grubu bu açıdan tatminkar sözler ve melodik yanı ile farklı duruyor. Bu farklılık 13-18 yaşında olup MTV ve diğer müzik kanallarını izlemeyen ve müzik magazin dergilerini takip etmeyen bir kitle için daha çok geçerli. Ki ciddi anlamda az çok müzikle içli dışlı olan birisi "İngiltere" de Gece gibi binlerce grup olduğunu bilir. Hatta onlar bile bu grupların çoğundan bıkmış durumda. Arctic Monkeys gibi kalburüstü gruplar varken gitarla cıncıncıncın yapıp Pete Doherty taklidi yapma devri bitti. Ki Pete'nin bile kendine faydası yok. Gece bu açıdan beni bayan bir müzik icra ediyor. Hemşerilerim diye torpil geçecek değilim! Ama "Gece"nin demo çıkarttıkları zamanlardan bende parçaları var. O kadar fazla gelişmişler ve yön almışlar ki ben bile şaşırdım. Çünkü "Limon" bar zamanlarından bir grup Gece. Epey adam çıktı o bardan zaten.(Manga-Çilekeş vs...) Şİmdi bu gelişme işinde gruba prodüktörlük yapan "Koray Candemir" in payı büyük.Zaten "Kırmızı" adlı şarkıda eşlik ediyor gruba. Ve statik bir parçaya vokali ile ruh veriyor.(marilyn monroe hissiyatı var parçada zaten) Gece'nin şarkılarında "Brit"lik diz boyu. Neredeyse "Türk"lük adına bir şey yok. Vokal biraz "Türk" olarak kalıyor.O da sözlerin vurguları ve zaman zaman ıkınması. Kötü demiyorum ama bence bir şey yok. Canlı performanslarının iyi olduğunu duymuştum eski zamanlarda. Ama ben genel olarak ne sözleri ne de vokali beğendim. Bunu kötülemek amaçlı değilde eksikleri olarak görmenizi isterim.Bu tip melodik şarkıları Alex Turner vari oral bir kıvraklıkla söylemek gerek diye düşünüyorum.Buna rağmen "Öldür istersen" gibi giriş melodisi ile hemen insana tanıdık gelen ve kavrayan şarkıları ve "içinde saklı" da ki gibi güzel bas partisyonları olan bir grup Gece.Tatmin edici bir debut. Ama daha iyisi olabilir diye düşünüyorum.Yoksa Franz Ferdinand gibi tıkanıp kendi yerlerinde sayarlar.En fazla bir albümlük daha gelecekleri olur. Çünkü İngiliz müziğinin üstüne Türkçe söz yazmak kalıcı olmak için yeterli değil.



Sinema yada edebiyat için önyargılarımda haksız çıktığımı pek görmedim. Ama müzik öyle bir şey ki size bazen ani karar değişiklikleri yaptırabiliyor. Mesela Bloc Party'nin 2008 çıkışlı albümü hoşuma gitmesede sonradan piyasaya sürülen "letter to my son" ve "Your Visits Are Getting Shorter" gerçekten hoş çalışmalardı. Apartman çocuklarının gay barlarda coşmak için yaptıkları şeylerden bir an için farklı gelmişti bu 2 şarkı. Zaten gece kondu çocukları ne zaman müzik yapabildi ki!?

Şimdi asıl konumuza olan "Sakin" grubu ile olayı şöyle bağlamak istiyorum.Müzikal ön yargılarım(ız)! Mor ve Ötesi türevi gibi olduğu için hiç ilgimi çekmeyen hatta zaman zaman uyuz ettiğini düşündüğüm bir gruptu Sakin. Aslında hala uyuz ettikleri noktalar mevcut. Ama bundan önemlisi gayet kıvamında bir iş çıkarttıkları. Henüz demoları varken bile pek umut vaat ettiklerini düşünmüyordum. Özellikle sözüm ona kodummuoturturum siyasi açılımlı ve bence boku çıkarılmış klişe söylemlerin tekrarı sözlerde hala mevcut.(apolitik olsunlar demiyorum) Zaten Mor ve Ötesi "Dünya yalan Söylüyor" albümü ile gerçekten iyi bir albüm yaptı. MVÖ severleri "Bırak zaman aksın" derler hep. Ama orada daha bir samimiyet var belki. (Müzikal samimiyet ne ise!) Oysa "Dünya yalan söylüyor" güçlü ve iyi şarkılarla bezeli bir albümdü. Bence çıtayı aşmaları bundan sonra zor. Bu noktada "Sakin" öyle ya da böyle MVÖ ile benzerliği olan ama artılarıda barındıran bir grup. Aslında bu artılarda daha çok eksilerin giderilme çabalarının sonucu. Bu ne demek mi? Şimdi bu elemanlar bu işe (albüm çıkarma olayına) girişirken MVÖ benzerliğinin farkındalardı. Ne yapsakta farklı bir yol çizsek. Neler yapabiliriz ve kendimiz gibi olmaya çalışabiliriz sorularına cevaplar aramışlar belli ki. Çünkü vokal zaman zaman dönemeçlerde ve söyleşinde ki kıvrımları Harun Tekin'den farklılaşmak adına yapıyor gibi geliyor bana. Zaten çok iyi bir vokal olmadığını düşündüğüm (ses rengi ve karakteristiği olarak) Harun Tekin'den ikinci bir taneye ne gerek var değil mi? Bunun dışında demo şarkılarından bu yana epey bir çalışmışlar belli ki. Çünkü albümde tempo çok güzel kurulmuş. Şarkılar bir birine yakın tatlarda. Ama anlamadığım Shoegaze yaptıklarını söylemeleri. Bir kaç şarkıda 2-3 atraksiyon(misal Denek Hayatım şarkısının 3:38den sonrası) shoegaze yapmak için yeterli bir durum değil.Yeni gruplardan Glasvegas'a bakarlarsa bu iş şarkıların içine ne denli yerleştirilir görürler.Yoksa My bloody valentine ya da kısmen The Jesus and Mary Chain gibi olsunlar demiyorum. Benim albümde en sevdiğim parça "Yağmur Güncesi" oldu. Güçlü bir loop bas melodisi var ki çok tanıdık geliyor. Sözlerde ki bıkkın hal müziğe verilmiş.Bence kendileri olmaya en çok bu şarkıda yaklaşmışlar. Onun dışında 110 grubunun bir parçası ile neredeyse aynı melodilere sahip "Denek Hayatım" tekerleme vari kendi içinde çocuk şarkılarını andırıyor. Sanırım bu gruba samimi diyen dinleyicilerin etkilendikleri bir konuda onlara tanıdık gelmesi. Kimi zaman MVÖ'nün "Bırak zaman aksın" kimi zaman "Gül kendine" olmak arasında gidip gelen bir albüm. Bence onlarda bu albümleri çok dinledi. Yeni Mor ve Ötesi albümü çıkana kadar idare edebilecek bir albüm ama kendi içinde tutarlı yer yer "seni sorana her yanım derim" gibi arabesk ama ruhokşayan sözler ve melodiler mevcut.Ayrıca Edepsiz Komedya için çekilen klip bana çok samimi gelmedi. Dedim ya MVÖ izlerinden ve izlenimlerinden ne kadar uzak durularsa o kadar iyi. Çünkü giymeye çalıştıkları bu elbise bir çok anlamda onlara geniş geliyor. Yoksa Sentetik Sezarlar bana antipatik geliyor!



Daha albüm çıkmadan Erdem Yener ile ilgili bir şeyler yazmıştım. Aslında beklediğimi bulamadım. Emre Aydın Update demiştim ama Emre Aydın daha iyi söz yazıyor bile diyebilirim. Çünkü Erdem Yener'de piyasa muğlaklığından ne yapacağını tam kestirememiş. "Sert" ve "Hayvan" gibi parçalarda her ne kadar Grunge dedim bak yaptım demeye gelsede ortada ne gerçekten kirli bir vokal ya da grunge var. Bence son derece boş ve anlamsız parçalar. Oysa ki "Belki" - "Kaybeden" ya da "Geç" gibi parçalara paralel şarkılar yazması daha mantıklı olurdu. Özellikle söz yazma konusunda fazlası ile klişe şeyler yaptığını düşünüyorum. Mesela "Kendimi rafa kaldırdım" misal Emre Aydın'da "Kendimi kaybettim;hükümsüzdür"e tekabül ediyor sanırsam. Emre Aydın'ı çok sevmesemde söz ve müzik bileşenini kendi lehine kullanmayı iyi biliyor. Bu gayet iyi. Çünkü kişinin özellikle müzisyenin kendini bilmesi çok iyidir. Ayrıca "Kaybedenler Klubü" ayrı bir klişe değil mi? Ki Erdem Yener Grunge için iyi bir vokal değil. Konuşurken ise dan kek reklamında ki daha kıvrak konuşmuyor.Hatta bir yerde(yüksekses) bir şeyden bahsetmek için cümleyi o kadar uzattı ki resmen saçmaladı. Müzikal açıdan orjinal bir deneme ya da farklı diyebileceğim pek bir şey yok Erdem Yener'de. Ama yetenekli biri olduğunu düşünüyorum yinede. Grunge yapıyorum diye kendini kasacağına Dan kek reklamında ki gibi şirin bir adam olsa eminim o da bizde rahatlayacağız. Çünkü rock star olmak için daha çok fırın ekmek yemesi lazım.

http://www.myspace.com/erdemyener

22 Aralık 2008 Pazartesi

TOP99-Best Of 2008

İlk 10 için gerçekten oldukça iddialıyım.Aslında sayısal bir sıralama yapmak istemiyordum ki siz sıralamaya pek kanmayın.Genel olarak aceleye gelmiş bir liste.Eklemeler ve çıkarmalar yapılabilir.Zaten liste genel olarak "folk" kişi/grup olarak çoğunlukta. Zaman bulursam örnek şarkılarda iliştirmeye çalışacağım. Hiç yoktan myspace sayfalarını ve bir kaç söz etmeden geçmeyeceğim kesin.2008 genel değerlendirmesi bir yazı sonra...
1-Syd Matters-Ghost Days
2-The Last Shadow Puppets - The Age of the Understatement
3-Ilyas Ahmed-The Vertigo of Dawn
4-YOAV-Charmed & Strange
5-Ben Onono-Native Strange
6-Matt Elliott-Howling Songs
7-Benjamin Wetherill - Laura
8-Jack Savoretti - Between The Minds Unplugged
9-Amadou Mariam-Welcome to Mali
10-Gurrumul Yunupingu
11-RTX-JJ Got Live RaTX
12-Scott Weiland-Happy in Galoshes
13-Bon Iver-For Emma Forever Ago
14-Jihae - Elvis Is Still Alive
15-Jason Mraz - We Sing, We Dance, We Steal Things
16- Gang Gang Dance - Saint Dymphna
17-Laura Marling - Alas I Cannot Swim
18-Damien Jurado-Caught In The Trees
19-The Black Keys-Attack & Release
20-The Black Ghosts-black ghosts
21-Get Well Soon - Rest now, weary head! You will get well soon
22-pivot - o soundtrack my heart
23-The Dears - Missiles
24-Ray LaMontagne-Gossip In The Grain
25-Lindsey Buckingham - Gift of Screws
26-Shearwater-Rooks
27-kings of leon-only by the night
28-mgmt- oracular spectacular
29-Woven Hand-Ten Stones
30-Emiliana Torrini-Me And Armini
31-Tobacco-Fucked Up Friends
32-Hyacinth House - Black crows' country
33-Mercy Arms-Mercy Arms
34-Fleet Foxes - Fleet foxes
35-Joan as Police Woman- To Survive
36-Sun Kil Moon - April
37-The Streets-Everything Is Borrowed
38-Emily Wells-The Symphonies: Dreams Memories & Parties
39-Dead Confederate-Wrecking Ball
40-Glasvegas-Glasvegas
41-Detektivbyrån-Wermland
42-Gregor Samsa - Rest
43-Guy Blackman-Adult baby
44-Ali Eskandarian-Nothing to Say
45-Jamie Lidell - Jim
46-Marianne Faithfull-Easy Come Easy Go
47-Kocani Orkestar - The Ravished Bride
48-scott matthew - scott matthew
49-anna ternheim - leaving on a mayday
50- Martina Topley Bird - The Blue God
51-Seal-Soul
52-The Acorn-Glory hope mountain
53-Aqualung-Words and music
54-Terakaft-AkhIssudar
55-Beach House-Devotion
56-Puscifer-D is for Dubby
57-The Subways - All Or Nothing
58-Hercules & Love Affair - Hercules & Love Affair
59-Antony & The Johnsons - Another world
60-Aaron jerome - time to rearrange
61-Nico Muhly-Mothertongue
62-Air France - No Way Down
63-Ten Kens - Ten Kens
64-Starfucker-Starfucker
65-PLUSH-Fed
66-Lindstrom - Where You Go I Go Too
67-Scott Matthews-Scott Matthews
68-The Dark Romantics-Heartbreaker
69-The walkmen-You and Me
70-The Magnetic Fields-distortion
71-Nick Cave and the Bad Seeds-Dig, Lazarus, Dig!!!
72-William Fitzsimmons-The Sparrow & The Crow
73-Vampire Weekend-Vampire Weekend
74-The Cure - 4:13 Dream
75-M83-Saturdays = Youth
76-Murder By Death-Red of Tooth and Claw
77-13 ghosts-The Strangest Colored Lights
78-El Perro Del Mar - From The Valley To The Stars
79-U Cef - Halalwood
80-Crooked Fingers - Forfeit Fortune
81-Grace Jones - Hurricane
82-Conor Oberst - Gentleman's Pact EP
83-The Smashing Pumpkins - American Gothic
84-Buddy Guy - Skin Deep
85-Clinic-Do It!
86-Mark Seymour -Titanic
87-Mount Eerie-Lost Wisdom
88-Stee Downes - All In A Day
89-The Duhks - Fast Paced World
90-Lloyd Brown - Brownie Points
91-The Wanteds-Failure Looks So Good
92-Oasis - Dig Out Your Soul
93-Kris Delmhorst-Shotgun Singer
94-Jon Redfern - What Else But Love
95-SUNSET-The Glowing City
96-The Bug-London Zoo
97-The Declining Winter- Goodbye Minnesota
98-Anthony da Costa – Typical American Tragedy
99-Black Devil Disco Club - Eight Oh Eight

19 Aralık 2008 Cuma

Yeni Nesil Türk Rock Tayfasından Örnekler

Şimdi sizlere iki yeni albümden ve genele seslenmeye çalışan iki arkadaşdan bahsedeyim. İlkinin adı Orhan Deniz.Yanlış hatırlamıyorsam Bursa semalarından yeni bir ses. Halford sevdalası bir kardeşimiz. Uzaktan kıraç bir metalci intibasını fazlası ile veriyor gerçekten. "Derdim büyük" adlı şarkısınıda klip çekilmiş.İyi hoş. Şimdi ses konusunda bir yorum yapmak gerekirse ne Halford gibi ciğeri söken bir sesi var (ya da albümde böyle bir performans yakalayamamış) ne de sesinde orjinal bir tını var. Aslında kimseye benzemiyor sesi ama kimseye benzememesi bir avantaj olarak yanına da kar kalmıyor. Garip bir durum işte.Afili bir myspace sayfası var. İmajının üstüne üstüne gidilmiş ama bazı fotoğraflarda tinerci çocuklar gibi çıkmış. Eğer böyle bir hava yakalanmak istemişse gayet başarılı olunmuş. Kayıtlar ve çalınan enstrümanlar gayet iyi.Solo gitarların tonlarını beğenmedim."Delirdim Galiba" adlı parçasında ses ve söz iç içe geçememiş. Muhtemelen müzik önce yazılıp söz sonra yazıldı.Zaten tüm müzikler başka bir arkadaşa ait. Bu yüzden şarkının içine girememiş arkadaş. Ayrıca şarkı sözleri ne "Haluk Levent" vari "haydi hep beraber" modunda ne de "Cem Adrian" gibi sürekli bir acı-yalnızlık-depresyon hissiyatı veriyor. Bunca şeye rağmen "Beni Bırakma" adlı şarkısını sevdim diyebilirim. Halford etkisi vokaline en çok burada yaklaşıyor. Umarım bol satar diyelim.
Orhan Deniz kardeşimize göre daha fazla "satma" ihtimali olan birini tanıtacağım. Niye böyle yazdım şimdi değil mi? Bunun sebebi gerek imaj gerek içerik mevzusunu iyi anlamış biri ile karşı karşıyayız. Arkadaşımızın ismi "Umut Kaya". Zaten Arabesk rock diye bir tür çoktan var hayatımızda. Ama bu espriyi "Duman" gayet güzel yapmıştı. Aynı espriyi birden fazla yapmak hoş olmuyor haliyle. Ondan sonra herkesde taklit gibi durdu bu tarz. Muhtemelen Umut içinde böyle benzetmeler yapılacak. İşin müzikal boyutuna ve albüme gelirsek yeni hiç bir şey yok. Zaman zaman "Duman" ve "mor yazma"-"bana kelime yapma" adlı şarkılarında "Kurban" vari bir hal ile arzı endam ediyor Umut. Sözleri günlük hayatta kullanılan kelimelerle bezeyerek insanlara yakın tınlamaya çalışılmış. Bence mantıklıda olmuş. Fakat Türkçede "gelcem"- "bilmiyodu" diye bir söz yok bunu bilmesini isterim. Yeni nesil msn gençliğinin Türkçe kullanımında yaptığı hataları vurgulamak için böyle bir detay düşündüyse ayakta alkışlarım onu tabii! Genel olarak şarkıları gayet akıcı. Belli bir tempo hep korunuyor ve kulağa gayet manidar geliyor. Klip parçası "Mevsimler Geçerken" gayet mantıklı bir seçim ve klibi kim çektiyse eline sağlık. Myspace'inde popartını kim yaptıysa Elvis gibi olmuş ama renk tonları yine hoş.(mor)
Dediğim gibi bir espri bir kez yapılır. Ama Umut Kaya ben size yine yapayım belki gülersiniz diyor. Grup 84 sevenlerin seveceği bir tarz albüm. Allah yolunu açık etsin.

Neon İstanbullu bir grup. Uzunca zamandır bildiğim bir grup. Onlarda albüm çıkarmak üzereler sanırım. Aslında İstanbul tayfasından "sound" olarak her zaman beklentilerim yüksek oluyor. Çoğu zaman karşılığını alamasamda! Neon tarzına uygun tınlıyor. Brit pop yapıyor diyebiliriz. Ama bir "Suitcase" gibi Brit değil. Sanki daha Türk işi gibi. Bu büyük ihtimalle vokalden ve melodik gitarların tonlarından sanırım. Şimdi Neon'un her şarkısı bir şeylere benziyormuş gibi bir his veriyor. Bu durum neden çözemedim. Belkide zaman zaman aynı şeyleri dinlemiş olmamızdandır. Radiohead. Manic Street Preachers. The Smiths. Pixies. Sigur Ros. Nirvana. U2. Interpol. Mansun. The Beatles. Doves. R.E.M. The Verve. Oasis. Suede. Blur. Miles Davis. Oldukça kalabalık bir liste. Yaptıkları şeyede sadıklar ki parçalarında bu gruplardan tatlar var. Ama bence Neon'da ki sorun şarkı sözleri ve vokal. Özellikle "aşk bizi ısırıyorken" gibi bir cümle çok garip tınlıyor. İncubus vari bir giriş hatta İnterpol vari bir duruş var parçada. Ama nakarat çok kopuk geliyor. Şarkıdan ayrı yerde asılı kalmış gibi. Zoraki yazılmış gibi."Geceleri aynı" ile başlayan kısımdan bahsediyorum. Vokalin sürekli kendini kasarak söyleyen tarzı insanı yoruyor. Daha vurdumduymaz olabilir gibi. "SAD" -sana ait değilim adlı parçaları hoş bir parça. Genel olarak gitarlarla uğraşılmış ama bence bir Suede ya da The Verve vari riffler ya da uzun pasajlar bulunmamış. Oysa bu iki grup kendilerine yakışabilirdi. Oasis gibi akustik pasajlarda beklemedim değil kendilerinden. Dediğim gibi bu kadar güzel grup dinleyen bir gruptan insan daha güzel şeyler bekliyor. Umarım her şey umdukları gibi olur.

17 Aralık 2008 Çarşamba

Calla-A sure shot-Altın Vuruşluk Şarkılar


CALLA ile ilgili bir şeyler yazdığımda pek fazla yorum olmamasına bozuldum açıkçası. Her yazdığım şeye yorum beklemiyorum ama...Bence ilk kez dinleyecek biri için leziz bir keşif Calla.En azından seneler önce benim için öyle olmuştu. Umarım bu kez kalp şeklindeki hedefi vururum.Buyrun...

it's a sure shot, don't make it complicated
keep your eyes on and your head in the air
you will know, you're taking it for granted
poor thing

you're pathetic
all in your mind, all in your head
if you be here then you're as good as dead
all in your mind, all in your head

you were all talk, you've fallen out of favor
left so gracious, no pressure
it's a lost cause, it's a lost endeavor
see, brought it all upon yourself

i'm in your mind, i'm in your head
if you give, you're as good as dead
i'm in your mind, i'm in your head

you're in my mind, you're in my head
at this moment, you're as good as dead
you're in my mind, you're in my head
at this moment, you're as good as dead

Three Mile Pilot-if you cross

Eğer müzikte kan kardeşliği denen bir şey varsa bunun en güzel kanıtı.
Black heart procession>Three Mile Pilot>Pinback
Bazen kan bağı kimyasal bağlardan bile kuvvetli olabilir!

Curiosity calls the siren that turns you back again
These forces are not easy on you
They say focus and choose

Don't look don't watch too close
You might see what you want to find
And it ain't the answer to what you had in mind

Nowhere you go
Nowhere to go
Nowhere you go

This is what I sell
Its too much he said I'm too far in debt
I need a clear way to be weaned of you

Its an unsteady leaf you cross
Theres still unseen cold sorrow and grief

Theres nothing to show
This is what I took fortitude to wean me off you
Thought I wouldn't believe it if I hadn't seen

Don't rely on me to follow you down
I fill my hands
I fill myself
I need an end to the siren

16 Aralık 2008 Salı

I Put a Spell on You-Muskaların içinden çıkan Arabesk şarkılar


Her ne kadar "Arabesk" olmaktan ya da öyle gözükmekten kaçsakta...

Bakmayın sadece ülkemizde değil dünyanın her yerinde arabesk yaşanıyor hayatlar. Kendimize elit kimlikler biçsekte iz düşümlerimize takılıp düşüyoruz. Gerçek gerçeğin izini sürer(değil mi!). İyi bir eğitim hayatı,sosyoekonomik zirveler, en pahalısından takım elbiseler ya da blue jeanler...Söyle ne farkeder. Arabesk yaşıyoruz hayatıda,aşkıda,ölümüde... Ha İbrahim Tatlıses'den "Seni yakacaklar" ı dinleyelim ha Nina Simone'dan "I Put a Spell on You". Eğer "Screamin Jay Hawkins" yaşasaydı birlikte Neşet fonunda sohbet ederdik. O da bana hak verirdi eminim.

Evet,arabesk bir şarkı en az bizimkiler kadar... "I Put a Spell on You" dan bahsediyorum. Her söyleyende kendi damarından kan damlatıyor bu tepsiye. Kimler yok ki! Marilyn Manson'dan Nina Simone'a Creedence Clearwater Revival'dan Diamanda Galas'a...Liste daha uzar gider. Çekinmeyin ve rahat rahat söyleyin. En az onlar kadar sizde arabesksiniz.