23 Aralık 2008 Salı

PEYK-GECE-SAKİN-ERDEM YENER Albüm kritikleri

Aslında çok geç bir kritik oldu "Peyk" için. Onların tanıtılmaya ihtiyaçlarının olduğunu düşünüyorum.Dikkat ederseniz Türk gruplarını kimileri gibi yerin dibine geçirmeye çalışan bir halim yok. Sadece kendimce durumu ifade ediyorum. Çünkü bir grubun müziği bende ne kadar hasar bırakırsa bende size hasar tespit raporumu sunuyorum. "Peyk" arabesk rock diye tabir edilmemesi gereken bir grup.Bunu öncelikle net olarak ortaya koymak gerek.(kendileri ne diyor bilmiyorum tarzlarına) Nedeni ilk dinleyişte öyle tınlamaları. Müzikal açıdan bir çok karışım içlerinde mevcut.Özellikle "Gidin" adlı şarkıyı dinleyince grubun gücünü anlayacaksınız. Çok güzel bir ifade biçimleri var. Arabesk yanlarıda törpülenmemiş ama bu arabesklik "grup 84" gibi piyasa amaçlı kullanımdan ziyade bizden biri olma ifadesini güçlendiriyor. Bana zaman zaman "Üç Hürel" ve "Kesme Şeker" arasında duruyor gibi gelselerde kendilerine ait bir köşeleri var. Bu köşe sanırım "Yuvarlağın Köşeleri" gibi yalnızlıktan geliyor."İstanbul" adlı şarkılarında vokalin bazen ne dediğini anlamasamda şarkının kompozisyonu gerçekten hoş."Büyükanne" ile sanki nasıl müzik yapmak istediklerini bize anlatıyorlar.Grubun Vokali aslında belirleyici nokta. Ya seversiniz ya da uyuz olup dinlemezsiniz. Zaman zaman kelimleri "Hakan Kurşun" gibi zedeliyor-bölüyor-parçalıyor.Ama onun kadarda vurup öldürmüyor. Albümün adı neden "Sulu şaka" pek anlamadım. Belki aynı adlı şarkıda "Sulu bir şaka bu hayat" lafına gönderme yapıyorlardır. Genel olarak sözleri tatmin edici. Edebi niteliği olup müzikal olarak batı ve doğu sentezi belli seviyede yakalanmış bir albüm.Ayrıca bu gruba en az "Nem" kadar piyano yakışıyor. Yeni albümlerinde "azrailime gülümserken" diye bir şarkı var sanırım. Eğer İsmet Özel'in "Celladıma gülümserken" den esinlenmişse epey darbe alacağımız kesin. Peyk son yıllarda ki en içli grup. İçli dışlı olmak size kalmış.

http://www.myspace.com/peyk



Müzik piyasası eğer rock ve türevlerinden bahsedersek o kadar fazla yeni kana ihtiyacı var ki bunun yerine döngü ya bayat kanlarla ya da hastalıklı kanlarla dolaşıma giriyor sürekli.Piyasada tutulmanın en bilindik yolu basit ama tatminkar sözler ve bunu destekleyen melodiler ile yapılan şarkılardan yana. Bu açıdan dengeyi hiç bozmamak lazım. Şimdi "Gece" adlı Ankaralı hemşerilerimin grubu bu açıdan tatminkar sözler ve melodik yanı ile farklı duruyor. Bu farklılık 13-18 yaşında olup MTV ve diğer müzik kanallarını izlemeyen ve müzik magazin dergilerini takip etmeyen bir kitle için daha çok geçerli. Ki ciddi anlamda az çok müzikle içli dışlı olan birisi "İngiltere" de Gece gibi binlerce grup olduğunu bilir. Hatta onlar bile bu grupların çoğundan bıkmış durumda. Arctic Monkeys gibi kalburüstü gruplar varken gitarla cıncıncıncın yapıp Pete Doherty taklidi yapma devri bitti. Ki Pete'nin bile kendine faydası yok. Gece bu açıdan beni bayan bir müzik icra ediyor. Hemşerilerim diye torpil geçecek değilim! Ama "Gece"nin demo çıkarttıkları zamanlardan bende parçaları var. O kadar fazla gelişmişler ve yön almışlar ki ben bile şaşırdım. Çünkü "Limon" bar zamanlarından bir grup Gece. Epey adam çıktı o bardan zaten.(Manga-Çilekeş vs...) Şİmdi bu gelişme işinde gruba prodüktörlük yapan "Koray Candemir" in payı büyük.Zaten "Kırmızı" adlı şarkıda eşlik ediyor gruba. Ve statik bir parçaya vokali ile ruh veriyor.(marilyn monroe hissiyatı var parçada zaten) Gece'nin şarkılarında "Brit"lik diz boyu. Neredeyse "Türk"lük adına bir şey yok. Vokal biraz "Türk" olarak kalıyor.O da sözlerin vurguları ve zaman zaman ıkınması. Kötü demiyorum ama bence bir şey yok. Canlı performanslarının iyi olduğunu duymuştum eski zamanlarda. Ama ben genel olarak ne sözleri ne de vokali beğendim. Bunu kötülemek amaçlı değilde eksikleri olarak görmenizi isterim.Bu tip melodik şarkıları Alex Turner vari oral bir kıvraklıkla söylemek gerek diye düşünüyorum.Buna rağmen "Öldür istersen" gibi giriş melodisi ile hemen insana tanıdık gelen ve kavrayan şarkıları ve "içinde saklı" da ki gibi güzel bas partisyonları olan bir grup Gece.Tatmin edici bir debut. Ama daha iyisi olabilir diye düşünüyorum.Yoksa Franz Ferdinand gibi tıkanıp kendi yerlerinde sayarlar.En fazla bir albümlük daha gelecekleri olur. Çünkü İngiliz müziğinin üstüne Türkçe söz yazmak kalıcı olmak için yeterli değil.



Sinema yada edebiyat için önyargılarımda haksız çıktığımı pek görmedim. Ama müzik öyle bir şey ki size bazen ani karar değişiklikleri yaptırabiliyor. Mesela Bloc Party'nin 2008 çıkışlı albümü hoşuma gitmesede sonradan piyasaya sürülen "letter to my son" ve "Your Visits Are Getting Shorter" gerçekten hoş çalışmalardı. Apartman çocuklarının gay barlarda coşmak için yaptıkları şeylerden bir an için farklı gelmişti bu 2 şarkı. Zaten gece kondu çocukları ne zaman müzik yapabildi ki!?

Şimdi asıl konumuza olan "Sakin" grubu ile olayı şöyle bağlamak istiyorum.Müzikal ön yargılarım(ız)! Mor ve Ötesi türevi gibi olduğu için hiç ilgimi çekmeyen hatta zaman zaman uyuz ettiğini düşündüğüm bir gruptu Sakin. Aslında hala uyuz ettikleri noktalar mevcut. Ama bundan önemlisi gayet kıvamında bir iş çıkarttıkları. Henüz demoları varken bile pek umut vaat ettiklerini düşünmüyordum. Özellikle sözüm ona kodummuoturturum siyasi açılımlı ve bence boku çıkarılmış klişe söylemlerin tekrarı sözlerde hala mevcut.(apolitik olsunlar demiyorum) Zaten Mor ve Ötesi "Dünya yalan Söylüyor" albümü ile gerçekten iyi bir albüm yaptı. MVÖ severleri "Bırak zaman aksın" derler hep. Ama orada daha bir samimiyet var belki. (Müzikal samimiyet ne ise!) Oysa "Dünya yalan söylüyor" güçlü ve iyi şarkılarla bezeli bir albümdü. Bence çıtayı aşmaları bundan sonra zor. Bu noktada "Sakin" öyle ya da böyle MVÖ ile benzerliği olan ama artılarıda barındıran bir grup. Aslında bu artılarda daha çok eksilerin giderilme çabalarının sonucu. Bu ne demek mi? Şimdi bu elemanlar bu işe (albüm çıkarma olayına) girişirken MVÖ benzerliğinin farkındalardı. Ne yapsakta farklı bir yol çizsek. Neler yapabiliriz ve kendimiz gibi olmaya çalışabiliriz sorularına cevaplar aramışlar belli ki. Çünkü vokal zaman zaman dönemeçlerde ve söyleşinde ki kıvrımları Harun Tekin'den farklılaşmak adına yapıyor gibi geliyor bana. Zaten çok iyi bir vokal olmadığını düşündüğüm (ses rengi ve karakteristiği olarak) Harun Tekin'den ikinci bir taneye ne gerek var değil mi? Bunun dışında demo şarkılarından bu yana epey bir çalışmışlar belli ki. Çünkü albümde tempo çok güzel kurulmuş. Şarkılar bir birine yakın tatlarda. Ama anlamadığım Shoegaze yaptıklarını söylemeleri. Bir kaç şarkıda 2-3 atraksiyon(misal Denek Hayatım şarkısının 3:38den sonrası) shoegaze yapmak için yeterli bir durum değil.Yeni gruplardan Glasvegas'a bakarlarsa bu iş şarkıların içine ne denli yerleştirilir görürler.Yoksa My bloody valentine ya da kısmen The Jesus and Mary Chain gibi olsunlar demiyorum. Benim albümde en sevdiğim parça "Yağmur Güncesi" oldu. Güçlü bir loop bas melodisi var ki çok tanıdık geliyor. Sözlerde ki bıkkın hal müziğe verilmiş.Bence kendileri olmaya en çok bu şarkıda yaklaşmışlar. Onun dışında 110 grubunun bir parçası ile neredeyse aynı melodilere sahip "Denek Hayatım" tekerleme vari kendi içinde çocuk şarkılarını andırıyor. Sanırım bu gruba samimi diyen dinleyicilerin etkilendikleri bir konuda onlara tanıdık gelmesi. Kimi zaman MVÖ'nün "Bırak zaman aksın" kimi zaman "Gül kendine" olmak arasında gidip gelen bir albüm. Bence onlarda bu albümleri çok dinledi. Yeni Mor ve Ötesi albümü çıkana kadar idare edebilecek bir albüm ama kendi içinde tutarlı yer yer "seni sorana her yanım derim" gibi arabesk ama ruhokşayan sözler ve melodiler mevcut.Ayrıca Edepsiz Komedya için çekilen klip bana çok samimi gelmedi. Dedim ya MVÖ izlerinden ve izlenimlerinden ne kadar uzak durularsa o kadar iyi. Çünkü giymeye çalıştıkları bu elbise bir çok anlamda onlara geniş geliyor. Yoksa Sentetik Sezarlar bana antipatik geliyor!



Daha albüm çıkmadan Erdem Yener ile ilgili bir şeyler yazmıştım. Aslında beklediğimi bulamadım. Emre Aydın Update demiştim ama Emre Aydın daha iyi söz yazıyor bile diyebilirim. Çünkü Erdem Yener'de piyasa muğlaklığından ne yapacağını tam kestirememiş. "Sert" ve "Hayvan" gibi parçalarda her ne kadar Grunge dedim bak yaptım demeye gelsede ortada ne gerçekten kirli bir vokal ya da grunge var. Bence son derece boş ve anlamsız parçalar. Oysa ki "Belki" - "Kaybeden" ya da "Geç" gibi parçalara paralel şarkılar yazması daha mantıklı olurdu. Özellikle söz yazma konusunda fazlası ile klişe şeyler yaptığını düşünüyorum. Mesela "Kendimi rafa kaldırdım" misal Emre Aydın'da "Kendimi kaybettim;hükümsüzdür"e tekabül ediyor sanırsam. Emre Aydın'ı çok sevmesemde söz ve müzik bileşenini kendi lehine kullanmayı iyi biliyor. Bu gayet iyi. Çünkü kişinin özellikle müzisyenin kendini bilmesi çok iyidir. Ayrıca "Kaybedenler Klubü" ayrı bir klişe değil mi? Ki Erdem Yener Grunge için iyi bir vokal değil. Konuşurken ise dan kek reklamında ki daha kıvrak konuşmuyor.Hatta bir yerde(yüksekses) bir şeyden bahsetmek için cümleyi o kadar uzattı ki resmen saçmaladı. Müzikal açıdan orjinal bir deneme ya da farklı diyebileceğim pek bir şey yok Erdem Yener'de. Ama yetenekli biri olduğunu düşünüyorum yinede. Grunge yapıyorum diye kendini kasacağına Dan kek reklamında ki gibi şirin bir adam olsa eminim o da bizde rahatlayacağız. Çünkü rock star olmak için daha çok fırın ekmek yemesi lazım.

http://www.myspace.com/erdemyener

6 yorum:

Adsız dedi ki...

yanımda hiç kimse yoktu o sıra ......gelen hışırtıyla ürperdim birden.......kavradım kabzeyi çıktım bir sırta....işte o an azraile gülümsedim ben... yorgundum ama güçsüz değildim....mermiler mevziime çarpıp sekerken...farkettim onları yere eğildim işte o an azraile gülümsedim ben...azrail adlı peyk şarkısının ilk iki kıtası..

Şehirli Derviş dedi ki...

@Adsız

O kadar çok Adsız varki birbirine karışacaklar diye korkuyorum.Ama bu güzel oldu.Eline sağlık.

Adsız dedi ki...

düzeltme ikinci kıta ..yorgundum ama güçsüz değildim .........içimde ölüm korkusu varken ...farkettim onları yere eğildim ..taradım..azraile gülümsedim ben...

Adsız dedi ki...

aslında var bir adımız.. o sözleri yazan kişiyim ..eleştirilerine saygı duyuyorum...üstadın siirine arak yapmak bize ters...hem o ismet özel.ki soyadı gibi özel..kal sağlıcakla...

Bellamy. dedi ki...

Peyk gerçekten güzel bir grup, ilk albümlerinin içinden konser bileti indirimi çıkmıştı ama hiç konserlerine denk gelemedim Ankara'da veya Eskişehir'de.. Gidin ve Suluşaka çok başarılı ama albümün geri kalanı tek düze olmuş gibi geldi.

Gece Amerikan gençlik filmi gibi, bi kere dinlersin eğlenirsin hiç bişey katmaz, ama ikincisine gitmek istersin.

Sakin Mvö klonu evet ama ben severim Mvö'yü.

Erdem Yener'de kendini bulma sorunu var, vokaller her şarkıda değişiyor. Sık sık Koray Candemir gibi söylüyor hatta.

Vaykorus dedi ki...

"Sakin" ne kadar "mor ve ötesi" ile anılan durumsal anlardan kaçsa da ne yazık ki kurtulamıyorlar bir türlü.. Demo kayıtlarının olduğu dönemde vokal'leri Onur ve davul'cuları Soner ile güzel sohbetlerimiz ve paylaşımlarımız olmuştu. "mor ve ötesi" konusu açıldığında emin olun ki çok rahatsız oluyorlar.. Müzikalite açısından baktığımızda "Sakin"i daha üstün buluyorum "mor ve ötesi"nden.. Ha ben bir anti "mor ve ötesi" takipçisimiyim ? Asla! "mor ve ötesi" benim için 1999-2003 dönemleri büyük bir tutku idi. "Gül Kendine" albümü Aralık 2001 tarihinde çıktığında değişimi hissetmiştim soundlarında. "Derin Esmer" gibi Indie tabanlı bir insan gruptan çıkmış, yerine "Kerem Özyeğen" gibi Hard Rock camiiasından çıkmış gibi tınlayan gitarını çalan bir kişiyle yer değiştirmişlerdi.. "Dünya Yalan Söylüyor" çıktığında sevgim yerlerde sürünüyordu. "Bırak Zaman Aksın" severler ne demek istediğimi iyi anlıycaklardır. Yinede uzaktan takip ettim onları.. Ama artık dinleyemez hale gelmiştim. "Büyük Düşler" ilk çıktığında hatırlıyorumda baya gerilmiş ve üzülmüştüm. Eski "mor ve ötesi"nden artık bir şey kalmamışa çok çok yakındı. Eski dinleyecileriylede konuştuğumda aynı düşüncelerde olduğumu ister istemez anlamıştım. Kuşkum da yoktu zaten.

"Sakin"in referanslarından olan Post Rock, Indie, Shoegaze, Ambient 90'lar Türkçe Pop, gibi türleri ele alıp gerçekleştirdikleri soundun kötü olmadığını ve iyice kayıtları benimsediğinizde "mor ve ötesi"ne göre daha naif ve Indie tadlı bir müzik yaptığını rahatıkla anlayabiliyoruz. O yüzden, sırf "Sakin" sever biri olaraktan değil, samimiyetimle söylüyorum ki "mor ve ötesi"ne benzemek için müzik yapmıyorlar, onların dinledikleri gruplardan yada türlerden çok daha fazlasını dinleyip müzikal gidişatlarına yansıtıyorlar.. Klon kelimesini ve diğer bazı eleştiriler hakkında ters noktada olduğumuzu belirtir, istediğimiz zaman bir şeyleri daha rahatça anlayıp, kavrıyabilceğimizide tekrardan hafızalarımıza yansıtmak isterim.

Barışarock 2007 festivalinde "mor ve ötesi" elemanlarından birine; "Slint dinliyormusun ?" sorusuna verdiği yanıt "Ne tarz müzik yapıyorlar" olmuştu ki benim cevabımda "Post Rock,aksak ritmler vs." olmuştu.. Geç kalmayan sorusuda şöyleydi; "Post Rock'ta nedir ?"... Ki bunları söyleyen insan bana bu soruyu sormadan bir kaç ay öncesi bir dergiye verdiği bu yıl dinlediğiniz en iyi 5 albüm sorusuna verdiği yanıtlardan biri, müzikal tanımlarını yaparken söyledikleri Post Rock kelimesini içeren sözler sarfeden "Oceansize" grubuna aitti. "mor ve ötesi"nin müziğe ne denli değer verdiğinide buradan az da olsa anlamış oluyoruz. Underground piyasa yerine dinledikleri türlerde popülerleşmiş grupları takip edip müzik yapmaya çabaladıkları ve aslında son 3 albümdür yerinde saydıklarınıda söyleyebilirim rahatlıkla..

"Shoegaze" konusunada gelirsek eğer; haklısın biraz. Sanırım en belirgin "Shoegaze" tadını "Ikarus Basarsa" adlı kayıdın son bölümündeki gitar kısmını örenek verebilirim. Ama "Shoegaze" konusunda önlerinde bekleyen ekmekleride yiyeveklerdir naz etmeden diye düşünüyorum ayrıca.

Biraz daha dikkat etmenizi öneriyorum. Herşeye ve herkese.

Sevgiler..