24 Haziran 2012 Pazar

Flört- Anadolu Beat , Gökhan Türkmen- Ara , Jason Mraz-Love Is a Four Letter



Flört sevdiğim Türk gruplarındandır. Adam akıllı gitar,bas, davul dinlediğinizi hissederseniz grubu dinleyince. Nostaljik soundları ise bu durumu daha da net ortaya koyar. 2012 çıkışlı yeni albümleri "Anadolu Beat" çıkmış. Çok ilginçtir bende geçenlerde "müzikte bir deney anadolu rock" adlı belgeseli izlemiştim. Yani albümü kritik için çok uygun bir zamana denk geldi. Açıkçası bir önceki albümleri "Demli" bana göre daha iyi bir albümdü. Özellikle ismi Anadolu Beat olan bir albümde "Lan Oğlum böyle olmaz" parçasının fazlası ile "AcDc" nin  "go down" a benzmesi daha sonrasında "Suzan Yüzünden" adlı parçasının "Dario Moreno" nun "Her Akşam Votka, Rakı ve Şarap  Sarhoş" ile " Deniz ve Mehtap  Aşkımız Bitti" parçalarından feyz almış olması "Anadolu" kısmının biraz dışına çıkıyor. "Hala çok güzelsin"  yeşilçam filmlerinden fırlamış gibi. "Biz" çok fazla tanıdık bir parça. Ama nereden hatırladığımı bir türlü bulamadım açıkçası. Aklıma gelirse yazarım. Açıkçası en güzel parça "Dün Trt'de İzledim" gibi geldi bana. Sonuç olarak orta karar bir nostalji denemesi. Ama kimsenin yapmaya cesaret edemediği bir deneme.Bu bile takdir edilesi bir durum.


Gökhan Türkmen yeni albüm çıkana kadar "Ara" verdi. Açıkçası böyle bir şey onun içinde gerek çünkü şarkı yapıları fazlasıyla benzer bir hale almaya başlamıştı. "Ara" albümü bir geçiş albümü bu yüzden. "Bitmesin" ise bu Ep nin güzel bir şarkısı. Ama şarkının klibi ne yazık ki fazlası ile esinlenme ya da arak. Genel bir Gökhan Türkmen "melodramı" olan albüm yer yer ağız tatlandırıyor. Ne de olsa koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler değil mi? Aşağıda "Bitmesin" ile sevdiğim Kaliforniyalı folkçu "Robert Francis"in "Eighteen" i bulunuyor. Benzerliklere siz karar verin.





Jason Mraz 2012 çıkışlı "Love Is a Four Letter Word" ile geleneksel aşk adamı kalıbından çıkmak yerine daha fazla damara bağlıyor. Bunu "I wont give up" la perçinlediğini görüyoruz. Oysa büyük aşk adamı, şehir filozofu Bob Dylan zaten "love is just a four letter word" u diyeli çok olduğundan albüm fazlası ile bayık ve içi geçmiş geliyor.Ne yazık ki Jason Mraz "We Sing. We Dance. We Steal Things" de ki melodi eşiğini geçemeyecek bir daha. Çok güzel bir albümdü o albüm. Ama bu albüm sönük bir aşk balonu.Fazlası değil.

9 Haziran 2012 Cumartesi

Muse The 2nd Law albümü ile yine araklamaya devam ediyor


Her zaman ki gibi hiç bir yerde bulamayacağınız bir paylaşımla karşınıza geliyorum. İlk albümünden bu yana zaman zaman dinlediğim Muse grubunun yeni albümü " The 2nd Law" albüm trailer ı ile beni şaşırttı. Herkesin coşkuyla beklediği ve Dup step olayına girmelerini sevinçle karşıladıkları Muse ise benden ilk şamarını yedi. Ne yazık ki parça fazla bilinmeyen Dup step dj lerinden Kelly Dean & Steady ft Kemst - Teflon  çalışması. Datsik & Excision Remix olarak versiyonu aşağıda bulunuyor. Albüm tanıtım trailerının 1:31 inden sonra ki kısmını dinleyin.Sonra dediğim Remix Dup step parçasını.Belki blogumun binlerce takipçisi yok ama ben en baştan beri kimsenin yazmadıklarını yazmaya devam edeceğim. Şimdilik esen kalın!







Not: Esinlenmeler, araklar ve başka albümler hakkında yazdığım kritiklerin bir çoğu başka sitelerde, sözlüklerde ve hatta müzik dergilerinde benden aylar sonra yazılıyor çiziliyor. Keşke blogdan da bahsetseler fena olmaz yani!

7 Haziran 2012 Perşembe

Redd VS Linkin Park ve Bazen hayat sade olmayı gerektirir


Redd'in yeni albümü "Hayat Kaçık Bir Uykudur" çıkalı 1 ayı aşkın zaman oldu. İlk albümü şöyle hızlı bir şekilde dinledim. (hemen kötü bir şeyler yazmamak için ya da demlenmesi için) Umarım yakın bir zamanda bu albüm hakkında bir kritik yazacak zaman bulabilirim. İlk klip parçaları ise " Yavaş Yavaş Yavaş" olmuş. Bence yanlış bir seçim olmuş ama tabi ki bir bildikleri vardır. Klip  ve şarkı bana hafiften Linkin Park'ın "what i've done" ını hatırlattı. (Ağaç ,orman, yok oluş ,yeniden doğuş teması Maskott grubunun Nadas parçasında da vardı. Ki onun benzeri biraz da "Radiohead" in "there there" klibi gibi) Albüm ise ne yazık ki benden geçer not alamadı ilk dinleyişimde. 2012 çıkışlı bu albüm bana kısaca şöyle geldi: " Anlatmak istediği bir konu varken çok fazla mesaj kaygısı güden bir film gibi " . Çok fazla şey anlatmaya çalışan bu Redd albümü "Hayat Kaçık Bir Uykudur" gibi iddialı bir isme sahip olması bile sadelikten ne kadar uzak olduğunun göstergesi gibi. Belki albümün en güzel parçası diyebileceğim " Aşık Oldum Celladıma " nın güzelliği ise bana İsmet Özel'in "celladıma gülümserken" den yadigar bir anı olabilir.


6 Haziran 2012 Çarşamba

Esma Redzepova VS Can Bonomo : Çingene Dünya

Geçen gün arşivimde bulunan Türkülere bir göz gezdireyim derken ortalığı iyice karıştırdım. Bir bakmışım ki Türk-i cumhuriyetlerden tutun bir çok ülkenin Türkülerinin arasında kaybolmuşum. Uzun zamandır Kırım Türküsü dinlemediğimi fark edince bir bakmışım "Usniya Recepova" yani "Esma Redzepova" ya kadar uzanmışım. "Gel bana gel" adlı Türküyü dinlerken bir an şaşırdım. Feci halde Can Bonomo - Love Me Back hissiyatı verdi. Her ne kadar daha önce de Nezih Ünen- Çingene Yüreğim tadı gelmişti bir miktar ama yorum sizin. Bir de siz kulak verin! 




5 Haziran 2012 Salı

Ozan çolakoğlu & Can Şengün ve Bazı kötü haberler

Tarkan'ın önemli bir sanatçı olmasında (sadece Tarkan değil bir çok popüler sanatçı için geçerli durum bu ayrıca) ekibinin de iyi olması yadsınamaz bir gerçek. Bunda öncelikle ülkemizin önemli aranjörlerinden Ozan Çolakoğlu'nun etkisi olduğu söylenebilir. Ozan 1 senede yaklaşık ortalama 40 şarkı aranje eden bir isim. Bu açıdan onun belleğinden ve duyularından filitrelenmiş bir müziği dinliyoruz. Tarkan, Ajda Pekkan,Sezen, Gülşen, Nil,Yalın gibi bir çok isimle iş yapıyor. İşini iyi mi yapıyor tam karar veremedim açıkçası. Çünkü artık kısır bir müzikal çevrede kısır bir ses aleminde dolaşıyor. Bunu Ozan Çolakoğlu'nun 2012 çıkışlı "01" albümünden de görebiliyoruz. Piyasa çıkmak üzere albümün konser görüntülerinden ve şarkı seçimlerinden anladığım biraz bu oldu. İskender Paydaş'da geçen günlerde benzer bir albüm çıkarmıştı. Keza ondan önce Ozan Doğulu'da. Yeni sesler, piyasaya farklılık getirecek düzenlemeler ve aranjeler yapmak bu kadar zor bir iş mi bilmiyorum. Sanırım bu biraz piyasa beklentilerine göre değişen bir durum. Uzun lafın kısası temcit pilavı bir aranjör albümünden ötesi olmayacağını sinyallerini veren bir çalışma "01". Umarım beklentimin tersine bir çalışma olur. Bu arada Tarkan'ın Ozan Çolakoğlu ile parçası "Aşk Gitti Bizden" e bazı arkadaşlar 2:37'de ki kısımdan başlayan yere dup step demişler. O kısım olsa olsa seyreltilmiş steps olur. Zaten zorlama bir bölüm olduğunu düşünüyorum.


İşin daha ilginci ise Ozan Çolakoğlu ve Yalın birlikteliği olan "Kalpten Dudağa" bana fazlası ile iki parçadan farklı farklı yerlere benziyor geldi. Biri "Yolanda Be Cool vs D Cup" ın  "We No Speak Americano" su ile "Alexandra Stan" ın  "Mr Saxobeat" i karışımı bir şey. Bu da epey zorlama sözlere sahip. Şarkıyı dinlenilebilir kılan şey ise Ozan Çolakoğlu'nun mahareti.





Ayrıca yine Tarkan'ın ekibinden olan Can Şengün popüler müzik piyasasının sağlam gitaristlerinden biri. Her ne kadar bir Rock gitaristi havası olsa da bunu  kendi albümü dışında ( Canlı Müzik adında ki albüm 2005 yılında çıkmıştı) pek gösteremedi. Sanırım o da artık bunu gösterme niyetinde olacak ki "Mithat Can Özer(Sezen Aksu'nun oğlu olduğunu söylememe gerek yok sanırım), murat ejder,arıkan sırakaya" ile beraber "PisTon"  adında grubu ile 2012 mayıs gibi ilk albümlerini çıkaraklarmış. Sanırım Mithat Can Özer ile birlikte bir şey yapmaya "Acımayacak" şarkısı (Mithat Can özer'in yazdığı Tarkan'ın 2010 çıkışlı albümünde bulunan şarkı) ile olmuştur diye düşünüyorum. Çıkacak bu  Türkçe Rock albümünden "Azad et" şarkısının stüdyo kayıtlarından ilk upucu ise nete çoktan düşmüş. Umarım Can Şengül "Canlı Müzik" de yaşadığı hezimeti bu albümde yaşamaz. Bakalım artık beklemedeyiz.


4 Haziran 2012 Pazartesi

Lily allen- littlest things VS Pierre Bachelet - Emmanuelle


Lily Allen nasıl bir star(!) yaratılır için gerçekten ilginç bir örnek. İlk albümü ise üzerinde gerçekten zekice çalışılmış bir senaryoya benziyor. Her şarkıda bir çok tarzı iç içe görmek pek mümkün. 2006 çıkışlı Alright, Still albümünden "littlest things" dinleyince dedim ki sanırım fazlaca "Cat Stevens" dan  "Wild World" dinlenerek yapılmış. Oysa parçanın en güzel kısmı olan tanıdık melodisi "Pierre Bachelet" in "Emmanuelle" inin  müziği üzerine kurgulanmış. Zaten albümde de bundan bahsedilmiş. Mark Ronson gerçekten zeki bir prodüktör. Nerede ne yapacağını, ne ile neyin güzel gideceğini iyi bilen bir aşçı gibi. 

"Littlest Things"   Writer: Allen, Mark Ronson, Pierre Bachelet, Hervé Roy

Sample: "Theme from Emmanuelle" and "Emmanuelle in the Mirror" by Bachelet & Roy



Şebnem Ferah- Özgürce Yaşa VS Moğollar- Bir şey yapmalı


Açıkçası Şebnem Ferah benim için "KADIN" albümünden sonra bitmişti.(İlk albümü aynı zamanda son albümü olmuştu benim için)  Her şarkısı daha zorlama gelmeye başlayınca "Artık Kısa Cümleler Kuruyorum" diyen Kadın bir an da artık cümle kuramamaya başlamıştı. Ki "Kadın" albümünde bulunan "İyi gün dostlarım"  şarkısı o zamanın meşhur grubu "Stone Temple Pilots" ın "Plush" ı ile benzer esintiler taşıyordu. Şarkıyı bizden yapmanın yolu ise yaylı arajmanı olarak görülmüş.O da İskender Paydaş'ın dokunuşları belli. (Aynı dönemlerde bu numaralar Mirkelam'da da vardı çünkü.Yaylı olayları,oryantal tınılar)Yıl 2011 olunca değişen pek bir şey yok. 2011 çıkışlı single olan "Özgürce Yaşa" ise tam bir fiyasko. Bu kez kendi toprağından esinlenmeye karar vermiş sanırım. Moğollar' ın   meydan şarkısı "Bir şey yapmalı" ile "Özgürce Yaşa" arasında ki benzerliği bulana bir adet Volvox bedava.


3 Haziran 2012 Pazar

Arctic Monkeys'den bir baş yapıt: 505


Richard Ashcroft'un  "A Song For The Lovers" klibini izleyen biri sevgili-otel-ayrılık (beklenenin gelmemesi ya da hiç beklenmemesi) üçlemesinin ne olduğunu bilir. Bu açıdan her otel odası bir başka ilişki hikayesi anlatır bizlere. Tıpkı Leonard Cohen'in meşhur "chelsea hotel" inde olduğu gibi. Beklenen sevgili ya hiç gelmez ya da geldiyse artık hiç bir şey eskisi gibi değildir anlayacağınız. İşte Arctic monkeys  (yani bence Alex Turner)  505 ile bize öyle basit bir hikayeyi öyle ışıltılı bir kaybeden hikayesine dönüştürüyor ki insanın ardından "the last shadow puppets" dan  "my mistakes were made for you" dinleyesi geliyor.