2 Nisan 2009 Perşembe

The Horrors-Primary Colours-Ustalarını Utandıran Androjenler

The Horrors 2007de ilk albümü Strange House'u çıkardığında milleti müziğinden çok imajlarıyla konuşturduklarının farkındalardı.Bu açıdan ilk albüm bir çok gel-giti içinde barındıran-dışardan marjinal-içerden kötü bir oral seksi andırıyordu."Count in fives" adlı şarkıyı eğer bir Türk grubu yapmış olsaydı mahallenin tüm efradı onlarla dalga geçerdi.Oysa ki onlarında ilk albümden en akılda kalan parçaları bu köy düğünü temalı şarkıydı.Bir çok tarzın içine bulanmış gürültü ve tuhaf andirojen tiplemeler ilk albümün afili çıkışından sonra ellerinde patlamalarına neden oldu.Korku filmi kötü sonla bitti.The Horrors'un yediği bu şefkat tokadının üzerine yapacakları tek şey kendilerinin bu işi bildiğinin ipuçlarını veren bir albüme imza atmaktı.Ki ilk albümden hemen sonra shoegaze yapacağız demeye başlayıp etrafta hafif bir tebessüm oluşturmuşlardı.Şimdi 2009 tarihinde “Primary Colours” ile direksiyonu ilkine göre daha iyi bir müzik yoluna kırsalarda yine duvara tosluyorlar.Bunun sebebi hali hazırda varolan kafa karışıklığının devam etmesinin verdiği sıkıcılığın yanında her şeyi biliyoruz müzikal tavrının ele yüze bulaştırılması.Şimdi bir grup Sex pistols dan Joy Division'a – David Bowie’den Siouxsie And The Banshees’e kadar bir çok ana figürü içerisene almaya çalışacak ve bunu shoegaze kılıfına sarabiliyor olması yapılan işin prodüksiyonunun ne kadar sağlam yapıldığı ile ilgili olmaktan başka bir şey değil. Bu açıdan elle tutulur ne bir melodi var ne de dediğim grup ve etkilenimlerin karakterini oluşturan heyecan unsuru.Müzikte atmosfer oluşturmaktan daha önce bahsetmiştim. Bu adamlar bunu farklı yollardan elde etmeye çalışmışlar.Sadece “Sea Within A Sea” ile bir şeyler yapıyor olduklarının farkına vardım.Bu şarkıda albümün son şarkısı.Siz düşünün artık. “I can’t control myself” adlı şarkılarını dinlerken aklıma GençKan’ın “kendimi kontrol edemiyorun” klasiği geldi. Aslında aralarında pek fark yok.Çünkü ikiside bir şeyleri iğreti derecede taklit ediyor. “I Only Think Of You” ile İnterpol’e göz dağı veren grup İan’ın mezarda rovaşata attırıp sızlayan kemiklerinin titrini kulaklarımıza yansıtıyor. Zaman zaman Alman synth pop grupları ile gotik ucube şekline giriyorlar. The Horrors ne yazık ki yine başaramıyor. İlk albümden hallice ama yine ucuz bir artistlik deneme olarak raflarda toz bağlamaya yemin ediyor gibi duruyor.

Hiç yorum yok: