27 Eylül 2008 Cumartesi

Woven Hand-Hüznün Batıdan Seslenişi


HÜZÜNLE AÇILAN ELLER GİBİ TİTRİYOR PENCERELER(bir şiirimden)

"Bitkin bir rahip mum ışığında verdiği vaazlar ardında,gözyaşları damlıyor elinde tuttuğu Kuran’a" -Mehmet Şenol Şişli

Ramazanın uhrevi bereketinin yüzlerde ve kalplerde tecelli bulduğunu düşündüğüm şu günlerde müziğin günümüz bereketsiz topraklarında ses kirliliğine-viraneliğe-şairenelik yerine-şamatavariliğine kayıtsız kalamadığımı düşünüyorum. Her yol aynı sona- her ses aynı sızıya varıyor sonuçta. Müzik camiası içinde pek bir sızı yok. Ara sıra tek tük çıkan yan sesler dışında.Ruhlarda bir sızı olmalı ki sazın sözün kıymetine kanaat getirelim. Biliyorum; bende her şeyi anlamlı kılma çabasını güdüyorum. "Müzik işte dinle" geç git "keyfini çıkar" diyemiyorum kendime. Bir yere dokunmalı müzik bence. Bel üstü çalışmalı ve kalbe ulaştığı kadar beyni de çalıştırmalı bence. Ya sence! Çok şey istiyorum biliyorum. Bende ki derdin bir benzeri David Eugene Edwards da da var olduğunu düşünüyorum. Çünkü her "16 horsepower" albümünde "hüzündür ki bize en çok yakışan"ı fısıldayan David Eugene Edwards bu söylemini sanki Woven hand ile şöyle anlatıyor "Hüznü taşıyan/yaşayan insan bilir ki ne kadar hüzünlü olursa bir o kadar aşktan tat alacaktır. Sevgiliyi anarak ve onun hüznüyle yaşayarak geçirilen vakitler en güzel vakitlerdir muhakkak. Hüzün ve aşk aynı soydandır.Çünkü aynı dili konuşanlar değil aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler." Bu sözler David Eugene Edwards'a ait olmasa da ve onunla aynı dili konuşmasam da aynı duyguları paylaştığımız kesin. Ki ondan artık yeni bir 16 horsepower albümü beklemiyorum. Bizle irtibatı koparmayacağını "we will remain active as lilium and woven hand." sözleri ile netleştirmişti.Sonra Woven Hand geldi.Ellerin dua eder biçimde açılması gibi bize açıldı. Woven Hand hüznün soğurulmuş hali gibiydi . Kontrollü bir hüzün bu kez karşımızdaydı. Bu hüznün kaynağı Luka İncili okuyup bir türlü aydınlanamayan ya da karanlığı soğuran-kendiliğinden acı doğuran bir haleti ruhiyeye sahip David Eugene Edwards bilincinden mi yoksa "DÖRT İNCİL FARKLILIKLARI VE ÇELİŞKİLERİ"nin farkında olup arayışını daha sadeleştiren-öze inmeye çalışan kişiden mi geliyor du bilinmez. Hala acı çektiği-bu acıyı "EMOtional" hale getirmeyip meramına
adaşlar aradığı da şüphesiz. 2008 yapımı hüzünbaz "Ten Stones" albümü "Cohawkin Road" olsun sanki Frank Sinatra dinledikten sonra yazılmış bir şarkı gibi tınlayan "Quiet Nights of Quiet Stars" olsun , görünüşü ile kabile şeflerine benzemeye başlayan ve bu benzemenin bir raslantı olmadığını belgeleyen "Kicking Bird" olsun "Iron Feather" olsun, hüzün taşının altına elini koyan ve 14. saniyesinde "Susuz Yaz" filmi için yazılmış bir melodi ile başlayan "Not One Stone" olsun güzel şarkılar.Albüm kapağı da Luka incilinden izler taşıyor doğal olarak. http://www.bl.uk/onlinegallery/sacredtexts/images/constantinople_lg.jpg
Bu albümde çemberin bir parçası. İster içinde olursunuz ister dışında.İşin-albümün Misyoner bir vazifesi var mı bunu net olarak söylemek zor-bu bana değil albümü dinleyene-yorumlayana göre de değişir.Hüzün kısmına vurguda bulunduğumu yinelemek isterim yinede ben. Bu albüm herkesin kolay kolay seveceği bir albüm değil. Kolay bir albüm hiç değil!Çemberin bir parçası sadece...

1 yorum:

sevcan dedi ki...

tak tak takk !
iadei ziyaret (geçikmiş olsa da)

efenim kulaklarımda david'in sesi bünyede inceden bi tahribat yaratsa da bundan gayet memnun bi halde iken ..dedim bi adres vardı ziyaret edemediğim..geldim gördüm ki yazı yazılmış..hatta deste deste satırlardan,sayfalardan kitap olmuş..saygıyla eğiliyorum efenim bu blog sahibine..dinlediğini dinlemekle kalmayıp içte ne varsa ortaya döküp paylaşabildiği için..bi gün bende dinlediklerim hakkında umarım böyle sözler sıralayabilirim..ama ağır tahrip var bünyede..yıkıntılardan kelimelerimi seçmekte biraz zorlanıyorum sanırım :)

Not: şiddetli yalnızlık hali için Woven Hand'ın Blush Music albümünü es geçmeyin diyorum..ve kayboluyorum