28 Temmuz 2008 Pazartesi

Elvis Presley *Shoegaze yapmak için Geri döndü: Glasvegas



Bende müzik işi ile az çok uğraştığım için aklıma bir sürü fikir geliyor doğal olarak. Gelmiyorsa zaten pekte uğraştığınız söylenemez/bir enstrüman çalsanız da çalmasınızda iyi bir çıkış noktası şart. Malum çağımız hem kaotik hem psikolojik bir çağ. Bununla beraber en fazla huzura-umuda kısacası inanca ihtiyaç duyduğumuz çağ. Müzik endüstrisi çağdan pek farklı hareket etmiyor pek tabii.Bir taraftan bir çok tarzı aynı potada eritme çabası varken bir yandan da ne daha fazla tutuluyorsa oraya bir çöreklenme var. Bunu yakın zamanda The Strokes-The Libertines ve türevlerinde gördük.Yine Arctic Monkeys tutunca da grubun mayasından damızlık alınıp ismi farklı müziği aynı bir çok grup türemesini yakın zamanda gördük/görüyoruz. Ki Arctic Monkeys gibi bir oluşum fikri dahice değil sadece harekete geçirici bir etki. Rock ve Dans müziği- günümüz eğlence anlayışı ve indie kucaklaşması herkesin talep ettiği şeyler. Bu dönemde hep şunu sordum kendime: “ Acaba kendi içinde dinamik bir ritm yapısı olan saykodelik şarkılar yapacak delikanlılar yok mu piyasada”.(bunu demişken Arctic Monkey'in yeni albümünde(3. albümlerinde) Psychedelic etkileşimler olacağını açıkladıklarını da belirtelim) Bundan kastım sörf ve shoegaze karışımı bir tarzdı. (bir kaç senedir benim aklımda bu vardı şahsen). Zaten Shoegaze tür bakımından insanların kolay kolay sindirebileceği bir tarz değil. Dinlemesi ve anlaması/anlaşılması da zor. Ama buna Sörf müziği etkileri katmak olayı sulandırmaktan çok kıvama getirebilirdi. İşte bu kıvamı yakalayan ve son zamanlarda dinlerken mutlu olduğum grup Glasvegas.

My Bloody Valentine ile Elvis Presley kafa kafaya tokuşturmak gibi tanımlar kullanmakta pek sakınca yok gibi görünse de Glasvegas bana Galaxie 500’ü bile hatırlattı. (Galaxie 500 indie camiasının has gruplarından sayılır. ) Kimi eleştirmenler Arctic Monkeys kadar meşhur olacaklar diyor ama bence yanılıyorlar. O kadar meşhur olmak artık biraz zor.Daha doğrusu meşhur olmak kolay ama kalıcı olmak daha zor diyelim. Ama Glasvegas potansiyellerinin farkında. Debut albümleri için co-produced olarak James Allan & Rich Costey ikilisi ile çalışmışlar/çalışıyorlar. Bu isimleri Franz Ferdinand, Interpol, Muse gibi gruplardan hatırlıyoruz zaten. Ve ilk single olarak Daddy's Gone seçilmişti.Bonus olarak A Little Thing Called Fear ve Nirvana coverı Come as you are bulunuyormuş. Bende bunları dinlemedim henüz. Ama daha önce bir çok kişi tarafından coverlanmış (en son Beck tarafından dile dolanan) The Korgis coverı Everybody's Gotta Learn Sometimes ı hoş yorumlamışlar. Albümlerini edinmek istediğim ender yeni gruplardan Glasvegas. Çok farklı tarzlarda yorumlar yapıyorlar görüldüğü üzere. Hatta bir The Ronettes şarkısı olan Be my baby yi de coverlamışlar. Ne deyim Allah yollarını açık etsin. Herkes en az bir kere Glasvegas dinlesin.Unutmadan albüm kapaklarına bayıldığımı ve şarkı sözlerinin de kaliteli olduğunu es geçmemeli.


Not1: Ben grubu yakın arkadaşlarıma anlatırken yakında dergilere kapak olurlar dediğimden bir ay sonra NME britanyanın en iyi yeni grubu sıfatı ile grubu kapağına taşıdı. NME'ye bakmayın siz. Ben onlara ara sıra bakarım ama pek takmam:)

*Shoegaze=Hayallerin kimi zaman gürültü kimi zaman dinginlik içinde anlatıldığı müzik tarzı.(kısaca ve açıkça)Ölüm ve Rüya temasını en iyi işleyebilen tarz.(bence)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

şişirilmiş balon gibinler