31 Mayıs 2012 Perşembe

Bestekar ve güftekar olarak : Gülşah Tütüncü



Uzun zamandır ülkemiz popüler müzik piyasasının göz ardı edilen bir alanı olduğunu düşündüğüm söz yazarlarını ve bestekârlarını ele almayı düşünüyordum. Epey uzun yıllar Sezen Aksu, Şehrazat, Serdar Ortaç, Aysel Gürel, Nazan Öncel, Yıldız Tilbe gibi başat isimlerin popüler piyasaya verdikleri yüzlerce şarkı aslında 90lı yılları ve sonrasının şekillenmesini sağladı. Tabi bu pop kültürü Onno tunç, İskender paydaş, Ozan çolakoğlu, Garo Mafyan gibi önemli aranjörlerin etkisi ile belli bir kalıba uyduruldu. (Bu arada Mete Özgencil,Çiğdem Talu, Zeynep Talu, Günay Çoban gibi söz yazarları zaman zaman ortaya çıkıp geri kaybolmuşlardır. Daha birçok kişiyi eklemediğimi belirtmek isterim)Şimdi bu iyi mi kötü mü diye tartışacak değilim. Sonuçta 90ların ortasından sonra pop müziğin kalitesinde ki düşüş aşikâr. Kaliteden kastım iyi şarkıların ( farklı türlerde ve birbirinin kopyası olmayan aranjelerin) fazla çıkmadığı net bir gerçek. Günümüzde Mustafa Ceceli gibi aranjör kökenli kişilerin piyasaya çıkması ile bir kırılma noktası yaşandı. Artık müziğin mutfağında ki isimlerde yavaş yavaş gün yüzüne çıkınca Soner Sarıkabadayı (ki yazdığı şarkılardan pek haz almam) , Fettah Can (Alper Narman ile birlikte işleri olduğunu da eklemek gerek), Sinan Akçıl  (ki Sinan 2000li yılların yüz karasıdır benim için)gibi yeni müzisyenlerle tanışmış olduk.  Ki işin üzücü tarafı yeni söz ve müzik yazarlarının genel olarak “heyecanlandıracak” iş çıkaramamaları gibi bir gerçek var ortada. Bu nokta da sizleri yeni bir isimle tanıştırmak istiyorum. Aslında uzun süredir işin mutfağında olan bu kişi: Gülşah Tütüncü.


Keman çalan, hem alaylı hem okullu biri olan Gülşah ‘ın diskografisi (söz-müzik yazarlığı bağlamında) fazla uzun değil ama etkili denilebilir.
Mustafa ceceli'nin  "hastalıkta sağlıkta"  , Emre Altuğ "sev diyemem" ,  Tarkan "usta çırak" , Sibel can "Eloğlu", Murat Boz "Korkma" ve Enbe orkestrası ile "hiç gitmesin" gibi genel olarak farklı şarkılar yazdığı söylenebilir. Kendisi birçok söz-müzik yazarı gibi sanırım “Sezen Aksu”dan besleniyor. (Ondan beslenmeyen var mı?) Bunda bir sorun yok ama aynı kişiden fazla beslenmenin yan etkileri olabileceğini düşünüyorum. Mesela Sezen Aksu, Fettah can ve Alper Narman ortak çalışması “Armağan” adlı şarkıda ( Hande Yener’in ilk olarak söylediği) geçen “Yedik içtik sanırım doyduk, Hesabı kim ödeyecek” sözlerine benzer bir dizilim “Hastalıkta Sağlıkta” şarkısında “Yedik içtik doyduk kalktık hesabı birlikte verdik” olarak karşımıza çıkabiliyor. Etkilenmenin yan etkilerinden kastım buydu biraz. Ayrıca Tarkan’ın “Usta Çırak” adlı parçasında ki o seksist yapı “Gülşen” in “ Bi an gel” şarkısı ile benzerlik gösteriyor. Bunda iki şarkının aranjesini yapan Ozan Çolakoğlu’nun parmağı olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar “Ölürüm Sana” ile “Kır Zincirleri” zamanlarını arasam da “Usta Çırak” hiç fena olmayan bir çalışma. Emre Altuğ’un seslendirdiği “Sev diyemem” herkeste benzer şeyleri çağrıştıran sanki eski bir şarkının yeniden yorumlanması (cover) sanılmasının aksine yeni bir parça.  Söz olarak “Ümit Besen” in “Seni Unutmaya Ömrüm Yetermi” ile benzer temalı bir şarkı. Bu açıdan fazla pop-arabesk bulduğumu söyleyebilirim. Nostaljik kısmı sanırım “Erkin Koray” ın “Yalnızlar Rıhtımı” ile  “Gönül Salıncağı”  arası bir yerde duruyor. Bize bunu yansıtan asıl kişi “Alper Erinç” aslında. Aranjör ve prodüktür işini bilince böyle oluyor işte şarkılar. Bu da bize hem tanıdık hem yabancı gelmesine sebep oluyor. Emre Altuğ yorumunu pek beğenmemekle beraber bu şarkının “Göksel” tarafından okunmasını yeğlerdim. Enbe orkestrası ile birlikte söylediği "hiç gitmesin" şarkısı aynı zamanda “Gülşah Tütüncü” nün sesini duyduğumuz orta karar bir pop şarkısı. Ama yine arabesk unsurları yok değil. Gülşah’ın sesinin ve yorumunun bence en güzel örneği ve asıl gücü “DOĞA İÇİN ÇAL 3 “ de söylediği   “GESİ BAĞLARI” ndan kısa bir pasaj. Ki keşke böyle türküleri ya da ağıtları yorumlasa diyesim geliyor. Zaten youtube da okuduğu bir ağıt bulunmakta. Kendisi Janet & jak esim albümlerinde bulunan şarkılara benzer ( Durme Durme gibi şarkılar) okusa derim. Ya da Hindi Zahra gibi folk tabanlı ve sesinin ön plana çıkacağı şarkıları seçse daha iyi olur gibi geliyor bana. Ama kendisinin yazdığı bir başka şarkı olan Sibel can "Eloğlu" ile yine arabesk sularda yüzüyor ne yazık ki. Hayatın farklı durumları hakkında yazması bence farklı şarkılar üretmek için en temel şey. Kendisine sorsam arabeskten ziyade Türk Sanat Müziği ile arasının daha iyi olduğunu söyler sanırım.Zaten aileden gelen bir durum bu.(müzisyen bir babadan dolayı) Ama yazdığı parçaların birbirine benzemeye başlaması tehlikeli bir durum bence. Her yeni bestede bunu kim yazdı dedirtmek kolay bir şey  olmasa da böyle bir durum onun için en güzel şey olur. Gülşah’ı çocukluk arkadaşımla olan akrabalığı ile tanıdığım için ( uzun zamandır müzik için epey emek harcayan birisi olduğunu duyduğum için ) umarım daha güzel işler çıkarır umuduyla yeni albümünü bekliyorum. Kendisinden niye bir “Ayten Alpman” çıkmasın ki? Biraz daha çalışma biraz daha içtenlik ve samimi şarkılar ile bence her şey çok daha iyi olabilir.



1 yorum:

Adsız dedi ki...

kesinlikle, güzel şeyler yapabilir. zaten seside kulağa gerçekten çok hoş geliyor. umarım ileride bir ayten alpman gibi saygın bir sanatçı olur. yolu açık olsun...