Hiç kuşkusuz Brit pop-Brit rock İngiltere'nin müzikal bir altınçağ yaşamasını sağladı. Bir çok kişi bu tarzın etkisinde kaldı/kalıyor-en sevdiği albümü bu tarzın temel gruplarının albümlerinden saydı/sayıyor."The Beatles"e kadar uzanan-90larda yeniden gündeme gelen-2000lerde heyecanını yitiren brit pop etkisini hala gösteriyor olsada 2000lere gelmeden elinde avcunda ne varsa onu eritmiş-fazla bir şey söylememeye başlayınca kendi ipini kendi çekmişti.Düşünün şu an adam akıllı kaç brit grubu ayakta? Bu yolda en fazla Oasis vs Blur karşılaşmaları dikkat çekse de ve bu iki tarafa ticari anlamda ihya etse de bir sürü güzel grup belkide bu yüzden karavanaya gitti.İşte bu gruplardan bence en önemlisi "Longpigs"tir kanımca. Hatta 1999 sonunda Brit pop'un mezarının üstüne atılan son toprak bu grubun kumlarıdır desek yanlış olmaz. 1999 tarihli "Mobile Home" çok naif bir albüm olmakla beraber Brit pop'un her ögesini bünyesinde bulundurmuştu-brit severleri soğuk bir duşa sokmuştu.Mobile Home kapağı şu an aklıma ismi gelmeyen bir Pink Floyd kapağına selam çakar.Bundan daha önemlisi "Baby Blue"-"Gangsters"-"I Lied I Love You" gibi ağıtlarını Brit popa yakarken Suede-vari "Blue Skies" gibi şarkıları da içinde barındırır. Şahsen çok sevdiğim brit gruplarındandır "Longpigs". Her "Suede" severinde sevgisini kazanmıştır zannımca.Eğer 2000lerde elimize pek güzellik geçmiyor diye yakınıyorsak saklı güzellikleri paylaşarak bunu biraz aşabiliriz belki-değil mi?!?
29 Eylül 2008 Pazartesi
Longpigs-Mobile Home(1999)
Hiç kuşkusuz Brit pop-Brit rock İngiltere'nin müzikal bir altınçağ yaşamasını sağladı. Bir çok kişi bu tarzın etkisinde kaldı/kalıyor-en sevdiği albümü bu tarzın temel gruplarının albümlerinden saydı/sayıyor."The Beatles"e kadar uzanan-90larda yeniden gündeme gelen-2000lerde heyecanını yitiren brit pop etkisini hala gösteriyor olsada 2000lere gelmeden elinde avcunda ne varsa onu eritmiş-fazla bir şey söylememeye başlayınca kendi ipini kendi çekmişti.Düşünün şu an adam akıllı kaç brit grubu ayakta? Bu yolda en fazla Oasis vs Blur karşılaşmaları dikkat çekse de ve bu iki tarafa ticari anlamda ihya etse de bir sürü güzel grup belkide bu yüzden karavanaya gitti.İşte bu gruplardan bence en önemlisi "Longpigs"tir kanımca. Hatta 1999 sonunda Brit pop'un mezarının üstüne atılan son toprak bu grubun kumlarıdır desek yanlış olmaz. 1999 tarihli "Mobile Home" çok naif bir albüm olmakla beraber Brit pop'un her ögesini bünyesinde bulundurmuştu-brit severleri soğuk bir duşa sokmuştu.Mobile Home kapağı şu an aklıma ismi gelmeyen bir Pink Floyd kapağına selam çakar.Bundan daha önemlisi "Baby Blue"-"Gangsters"-"I Lied I Love You" gibi ağıtlarını Brit popa yakarken Suede-vari "Blue Skies" gibi şarkıları da içinde barındırır. Şahsen çok sevdiğim brit gruplarındandır "Longpigs". Her "Suede" severinde sevgisini kazanmıştır zannımca.Eğer 2000lerde elimize pek güzellik geçmiyor diye yakınıyorsak saklı güzellikleri paylaşarak bunu biraz aşabiliriz belki-değil mi?!?
28 Eylül 2008 Pazar
THE STROKES-CLEAR SKİES
THE STROKES'un yeni albümünü bekleyenlere bir sürprizim var.Dördüncü albümü nasıl bir tarzda isterdiniz. Hala "İs this it" (de) misiniz? Benim gibi "Room on fire"ı daha mı çekici buldunuz. Yoksa First Impressions of Earth sınırında mısınız! Ne yalan söyleyim uzun zamandır(8 aydır olabilir) elimde onların bir mp3'ü vardı.Ve paylaşmak için zaman kolluyordum. Umarım yeni albüm bu şarkı ayarında olur demek istiyorum.
İyi bir işçilik olduğunu belli eden buram buram blues gitar,Organ'ın kattığı hoş atmosfer,funky bas,lineer davul ve Julian'ın içli vokali...Efendim işte karşınızda Clear Skies...
Knowing you
You wait for clear skies
To tell us how changes come about
With the sunlight
So we'll count every drop that falls
While you throw us some old line
This will pass
This will pa-ah-ah-ah-ah-ah-ah-as
And I'm spending the time
Wasting your time
You will, that's all you ever wanted
And I'm spending your time
Wasting your time
You will, that's all you ever
Michel Berger - Le Paradis Blanc
Michel Berger - Le Paradis Blanc
(tıkla-indir-download)
Il y a tant de vagues et de fumée
Qu'on arrive plus à distinguer
Le blanc du noir
Et l'énergie du désespoir
Le téléphone pourra sonner
Il n'y aura plus d'abonné
Et plus d'idée
Que le silence pour respirer
Recommencer là où le monde a commencé
Je m'en irai dormir dans le paradis blanc
Où les nuits sont si longues qu'on en oublie le temps
Tout seul avec le vent
Comme dans mes rêves d'enfant
Je m'en irai courir dans le paradis blanc
Loin des regards de haine
Et des combats de sang
Retrouver les baleines
Parler aux poissons d'argent
Comme, comme, comme avant
Y a tant de vagues, et tant d'idées
Qu'on arrive plus à décider
Le faux du vrai
Et qui aimer ou condamner
Le jour où j'aurai tout donné
Que mes claviers seront usés
D'avoir osé
Toujours vouloir tout essayer
Et recommencer là où le monde a commencé
Je m'en irai dormir dans le paradis blanc
Où les manchots s'amusent dès le soleil levant
Et jouent en nous montrant
Ce que c'est d'être vivant
Je m'en irai dormir dans le paradis blanc
Où l'air reste si pur
Qu'on se baigne dedans
A jouer avec le vent
Comme dans mes rêves d'enfant
Comme, comme, comme avant
Parler aux poissons
Et jouer avec le vent
Comme dans mes rêves d'enfant
Comme avant
27 Eylül 2008 Cumartesi
Woven Hand-Hüznün Batıdan Seslenişi
adaşlar aradığı da şüphesiz. 2008 yapımı hüzünbaz "Ten Stones" albümü "Cohawkin Road" olsun sanki Frank Sinatra dinledikten sonra yazılmış bir şarkı gibi tınlayan "Quiet Nights of Quiet Stars" olsun , görünüşü ile kabile şeflerine benzemeye başlayan ve bu benzemenin bir raslantı olmadığını belgeleyen "Kicking Bird" olsun "Iron Feather" olsun, hüzün taşının altına elini koyan ve 14. saniyesinde "Susuz Yaz" filmi için yazılmış bir melodi ile başlayan "Not One Stone" olsun güzel şarkılar.Albüm kapağı da Luka incilinden izler taşıyor doğal olarak. http://www.bl.uk/onlinegallery/sacredtexts/images/constantinople_lg.jpg
Bu albümde çemberin bir parçası. İster içinde olursunuz ister dışında.İşin-albümün Misyoner bir vazifesi var mı bunu net olarak söylemek zor-bu bana değil albümü dinleyene-yorumlayana göre de değişir.Hüzün kısmına vurguda bulunduğumu yinelemek isterim yinede ben. Bu albüm herkesin kolay kolay seveceği bir albüm değil. Kolay bir albüm hiç değil!Çemberin bir parçası sadece...
The Street-Everything Is Borrowed(2008)
Bu günlerde canım çok sıkkın.Blog pek okunmuyor ya da yorumlanmıyor diye değil:)İki-üç gönül dostu-müzik sevdalısı ile tanıştım ya o da yeter. Nedenini tam açıklayamamanın verdiği kişisel kitlenme durumlarını yaşıyorum şu sıralar anlayacağınız.Üstelik bu durum bir içerden kilitlenme durumu. Dışardan tüm müdahalelere kapalı.Bu durumu şiir(imsi) yazarak-beste yaparak-kısa romanımı kasarak(bütün yaptıklarım amatör bir keşmekeşlik durumundan ibaret) atlatmaya çalışa durayım, yüzümü güldürecek-içimde yanan kandilleri dans ettirecek bir sese-bir melodiye ihtiyacım vardı. Doğal besin kaynaklarımdan müziğin bunu pek karşılamadığını gördüm.2008'de çıkmış 80 tane albüm indirip bunları dinlediğimi hesap ederseniz olay biraz vahim. Hangi yeni albümü dinlesem çocukça bir beklenti ile dinleyip,çocukların yaktığı araba lastiğinin kokusu gibi plastikleşiyor sesler-yüzümde siyah bir is. Haliyle ancak yüzümü yıkayınca kendime geliyorum-bir de iftardan sonra bir bardak soğuk su. Bir baktım albümlerden birinde bir şarkı dinledim.Çok içten-çok pop-çok sokak dili.Bu şarkı "On The Flip Of A Coin". The Street'in 2008 tarihli albümü "Everything Is Borrowed" un içinde yer alıyor. The Street ne kadar bir grup gibi gözükse de "Mike Skinner" adlı kardeşimizin doğan görünümlü şahin serzenişi.Ecnebilerin "catchy" dediği benimse daha iyi bir karşılık olarak düşündüğüm"pelesenk" bir yapıya sahip bir albüm.Bu kardeşimiz 2002 de "original pirate material" adında o zamanların en "garage" işlerinden birini yapmış hip hop'un sarışın-zenci-beyaz kadınkalçası-saçmalıksalçası olmadığını hem kayıdı hemde sezardan kalma hakkı ile ispat etmiş,sevgimizi hak etmişti.Ondan sonra ki albümlere pek girmeyeceğim."a grand don't come for free"(2004) ile "the hardest way to make an easy living"(2006) albümlerini kelli felli bir şekilde dinlemedim açıkçası. Bir 2006 tarihli albümden "Pranging Out" şarkısını dinledim ki bu şarkıda Mike'a eşlik eden "Pete Doherty" olunca güzel bir kan bulduklarını düşünmüştüm. İki ismin de iyi birer söz yazarı olduğu ve aynı mahallenin ruhunu taşımaları güzeldi ama şarkı da o ruh pek ortaya çıkmamıştı. Hani iyi bir söz yazarı mı "Mike Skinner" o konuya girmeyeceğim. Ama ingiliz ruhunu yansıtıyor. Çünkü o da insani şeyler yaşıyor haliyle. Bunlar "Everything Is Borrowed" içinde var.Tıp ki diğer albümlerinde olduğu gibi. Ve albüm alttan akan bir nehir. Ruhunuza da dokunuyor-kulağınıza da. Kimi Eminem desin bu elemana ki kelalaka bir kılıf arayışıdır bu benzetme. Kapağında ki huzur manzarasını albümün içinde sızdırmıştır."Never Give In"-"The Sherry End"-"Alleged Legends" benim sevdiklerim.Kardeşimiz güzel bir albüm yapmıştır.Kısacası eline sağlıktır.
26 Eylül 2008 Cuma
OASİS-Dig Out Your Soul (2008)
Metallica-Death Magnetic(2008)
Tv on the Radio-Dear Science(2008)
New york 2000-2003 yılları arası çok çalışıp müzik dünyasında ki tahtını İngiltere'den almaya çalıştığı sırada(ki bunun olmayacağının farkında olsalar da) önce Radiohead'e gereksiz bir gönderme içeren 2002 tarihli demoları "OK Calculator" sonra "Young liars"(2003) Epsi sonrada Desperate youth blood thirsty babes(2004) albümü ile çalıştım-oldu diyen bir grup olarak çıkmıştı karşımıza Tv on the Radio.O zamanlarda bende pek bayılarak dinlememiştim açıkçası. Bu tam olarak bu tarz bir müziğe oturtamadığım gospel vokal mi yoksa cidden zorlanmış gibi tınlayan bir müzik icra etmeleri miydi? Ben bunu hala anlamadım derken ikinci albümlerinden bir kaç parça dinleyip ikinci albümlerini de bilgisayarımdan sildiğimi hatırlıyorum.(2006-return to cookie mountain) Burada onlara karşı bir terbiyesizlik yapmaktan çok onlardan daha fazla bıkmamam için bunu yaptığımı da söylemek isterim. Ki çoğu ingiliz gruba göre de değerli tutarım Tv on the Radio'yu. Ama dediğim gibi gerek Tv on the Radio olsun yine o civarlar da ortaya çıkan-bize sesini duyuran ve benzer özellikler barındıran(2003-2004) Bloc party olsun sanki sürekli New york-Londra cevaplaşması izlenmi oluştururken aslında elimize çokta fazla bir şey bırakmıyorlardı.İkisinde de zenci vokal var diye benzer demiyorum tabii. Ama Tv on the Radio; Bloc party gibi yapay bir grup değilmiş izlenimi bu son Dear Science(2008) albümü ile bana kanıtlamış oldu. Evet, kanıtlamak da zorunda. Çünkü kitleler de ancak bu samimi çaba ve kaliteli şarkılarla onları daha çok severler sanırım. Tv on the Radio vokali Kyp Malone ne kadar "afro"luğu kabul etmese de içten içe vokalinde ki kullanış-vurgu ve Dear Science albümü ile gerek vokalde ki gerek davulda ki ritmsel yapı bir kabile müziğinin şehirli çocuklar için dinlenilir hale getirilmiş versiyonunu andırıyor. Bunu başta "Halfway Home" da The Cure tonu klavye kokan "Stork And Owl" da ve "DZL" de görüyoruz. Yeni çıkan albümler arasında gayet güzel kotarılmış olmakla birlikte yine ilgi bekleyen bir "Tv on the Radio " albümü "Dear Science". Dinledikçe açılacağını ve güzelleşeceğini düşünüyorum.Bu arada Kyp Malone bir çok konuda kelam etmiş-bir çok şeye değinmiş-bu da ilgilenenlere- http://gothamist.com/2004/08/26/kyp_malone_guitarist_tv_on_the_radio.php
23 Eylül 2008 Salı
Lightnin Hopkins:Blues ve Blues
The Grates - Teeth Lost, Hearts Won (2008)
20 Eylül 2008 Cumartesi
Stars - Sad Robot EP (2008)
İndie popunun rock ile sürtüşmesi.Kafayı yormayan-kulağı kasmayan-bünyeyi zorlamayan bir müzik.Going, Going, Gone tavsiye edilir.(live versiyonu burada var ama-2001 yılında ki albümünde orjinali varsanırım)
19 Eylül 2008 Cuma
WOVEN HAND-TEN STONES (2008)
18 Eylül 2008 Perşembe
Gram Parsons-Love Hurts
17 Eylül 2008 Çarşamba
MEVLANA-Olduğum gibi kim görebilir beni
Olduğum gibi kim görebilir beni
Ne rengim var benim, ne nişanım
Benim de bildiğim sırlar var diyeceksin ama
Hem o sırlarım ben, hem de o sırları saklayanım
Bu gönül ne vakit durulacak bilmem
Ama şu anda hiç kımıldamadan duran da benim
Yürüyüp giden de ben
Ben bir denizim, kendi varlığı içinde taşan
Uçsuz bucaksız, alabildiğine geniş, kıyısız, hür bir deniz
İki dünya da yok oldu gitti bende
Artık ne bu dünyadan sorsunlar beni, ne o dünyadan
Sen bizim aynımızsın dedim ey can!
Amma yaptın dedi, o da ne demek
Şu gördüklerin hep benim
Yoksa dedim sen O musun?
“Hey, kendine gel! Sus!” dedi.
“Benim ne olduğum dile gelmez..”
Öyleyse dedim sana işte dilsiz, dudaksız konuşan biri
Yoklukta ayaksız yürümedeyim, gökteki ay gibi
İşte sana elsiz ayaksız durmadan koşan biri
“Böyle koşup durmak,” dedi bir ses, “senin nene gerek?”
Bak bana, apaçık ortadayım da gene gizliyim
Sen beni gör asıl beni!
Eşi bulunmaz bir gizli maden olmuşum
Eşi bulunmaz bir deniz olmuşum ben
Tebrizli Şems’i gördüm göreli
Mevlana
13 Eylül 2008 Cumartesi
SUMMERBIRDS IN THE CELLAR-Beware Of False Prophets
Yine uzun zamandır yazmayı düşündüğüm hüzünlü bir grup. Shoegaze etkilerinin olduğu electro alt yapılı bir grup. Bir çok güzel şarkısı var. Bende sizinle hangisini paylaşayım diye düşündüm. Beware Of False Prophets te karar kıldım. Yoksa Ugly inside da çok güzel. Ya da Lonely Sleeping Giant. Ama siz başlangıcı bir yapın.Devamı size kalmış.
SUMMERBIRDS IN THE CELLAR-Beware Of False Prophets (tıkla-indir)
"The layer-upon-layer-upon-layer rock of Summerbirds in the Cellar's ethereal vocals, blasting guitar, marching drums, and serene synth lines is enough to make me scream, cry, and bellow into the night, thanking God, Jah, Allah, and Yahweh for the opportunity to bear witness."- Rolling Stone
DEAD CONFEDERATE-THE RAT
Amazing Baby-Head Dress
CALLA-FEAR OF FİREFLİES
Outside before you
Who's left to step to?
Follow me back through
Should be, could be you
My fear of fire back cover me
Steal sure fire over me
Sea of fireflies
Hover in the dark
Following tracers
Scattering apart
Following me
Black cat, firecrack, shoot
Could be, should be you
My fear of fire back cover me
Steal sure fire over me
Sea of fireflies
Hover in the dark
Following tracers
Scattering apart
Following me
10 Eylül 2008 Çarşamba
Arthur Rimbaud-Tartuf'un Yazgısı
Dişsiz, salyalı ağzında dualar, pek tatlı,
Ve yüreği avcunda, mutlu mu mutlu,
Ermiş Tartufe, bir gün, başını alıp giderken,
Usul usul yürürken, "Tövbe" -Haytanın biri,
Sofu kulaklarından sıkıca yakalayıp,
Bütün kötü sözleri yüzüne sövüp sayıp
Yırttı ıslak tenine alışkın giysisini.
Şeytan işi!.. Ermişin kıçı bağrı açıldı,
Ne sırtında cübbesi, ne de tesbihi kaldı,
Beti benzi kül gibi, sararıp soldu, şaşkın.
Yakardı, bağışına sığındı Tanrısının.
Ama ne çare, Hayta son çaputu alınca,
Kutsal Tartufe, çısçıplak, döndü Adem Babaya!
5 Eylül 2008 Cuma
The Libertines'in yolundan gidenler: LİTTLANS
Albümü bu linkten indirebilirsiniz LİTTLANS
Önemsiz NoT:Ayrıca uzunca bir süre yok olmam kesinleşti.Elimde 10larca yeni kritik ve bir sürü yeni ve klasikleşmiş grup var. Ama malum zamanlama sorunu yaşıyorum. Yine de bir isteğiniz bir sorunuz bir sorununuz ya da bir dileğiniz olursa diye nekkad@hotmail.com adresini veriyorum.Görüşürüz.
4 Eylül 2008 Perşembe
The Primitives:The Primitives
Pek bilinmeyen gruplar kuşağına dahil olan bir gruptur The Primitives. Hey gidi günler hey.
Wreckless Eric ve Ben ve Anneler ve Olmayan Sevgililer ve Yemek dibine tuttu
Ramazan Ayı ilk haftasını dolurmadan ve manevi hissiyatın yüksek olduğu şu günlerde evde iftar için yemek hazırlıyorum.Ayıptır söylemesi geçen Yoğurt çorbası-Patlıcan oturtma-Salata felan ondan sonra ki gün Yaş Fasülye-Mercimek Çorbası-Salata-Biber Dolma yaptım. Bu günde ne yapsam diye düşünürken annem çabucak gelsede şu dertten kurtulsam diye düşündüm.Sonra acaba bir gün bana annemden başka biri yemek yapacak mı diye düşündüm.Çok düşünüyorum biliyorum.Bazen bu büyük sorun oluyor. Eğer başka biri olsa sevgilim-eşim her neyse olsa(her neyse olmasa) bu gün hangi yemeği yapardı gibi fuzuli bir soru takıldı aklıma. İşim bile yok tam anlamı ile kız beni neylesin! Yurtdışı işleri ile uğraşıyorum şu sıralar bir de kpss.(Nasıl bir çelişki değil mi) Belki bu yazıdan sonra bir kaç hafta burada olamam. Yurtdışından kastım İngiltere ya da Amerika ama aradığım kızı bulmak için bu gidişle Tahiti'ye kadar gideceğim:) Önce işimi bulayım sonra güzel bir albüm belki bir kitap ya da film(çok uçtum) yapacağım. İnşallah helal süt emmiş bir kızda bulacağım anne.(buradan duyurulur:)
whole wide world
When I was a young boy
My mama said to me
There's only one girl in the world for you
And she probably lives in Tahiti
I'd go the whole wide world
I'd go the whole wide world
Just to find her
Or maybe she's in the Bahamas
Where the Carribean sea is blue
Weeping in a tropical moonlit night
Because nobody's told her 'bout you
I'd go the whole wide world
I'd go the whole wide world
Just to find her
I'd go the whole wide world
I'd go the whole wide world
Find out where they hide her
Why am I hanging around in the rain out here
Trying to pick up a girl
Why are my eyes filling up with these lonely tears
When there're girls all over the world
Is she lying on a tropical beach somewhere
Underneath the tropical sun
Pining away in a heatwave there
Hoping that I won't be long
I should be lying on that sun-soaked beach with her
Caressing her warm brown skin
And then in a year or maybe not quite
We'll be sharing the same next of kin
I'd go the whole wide world
I'd go the whole wide world
Just to find her
I'd go the whole wide world
I'd go the whole wide world
Find out where they hide her
words and music Eric Goulden / Wreckless Eric (Zomba Music)
Önemli Not:Stranger than fiction filmi ile yeniden bize kendini hatırlatmış hatta hatırlatmakla kalmayıp yeniden gaza getirmiştir "whole wide world". Filmi izleyin-şarkıyı dinleyin-Umarım herkes sevdiğini bulur şu Ramazan Ayının yüzü suyu hürmetine...
Beyaz Sakal-Kır Saç ve Kısır Siyaset:Robert Wyatt
Sıfır Beden ve Pamuk Yüzlü Folk:Jenny Lewis ve Johnathan Rice Bunlardan Harici The Walkmen
The Walkmen yeni albümü ile karşımızda gelmiş bende albümü sizle beraber dinlemeye başlamıştım. Fena değilmiş albüm. İN THE NEW YEAR güzel şarkı.Sizde dinleyin. Ama bana kendini sevdiren bir diğer şarkı On the water oldu. Onu da http://www.myfoxny.com/myfox/pages/InsideFox/Detail?contentId=7230779&version=1&locale=EN-US&layoutCode=VSTY&pageId=5.2.1 adresinden performans olarak dinleyin. The Walkmen de hafif bir şeyler eksik. Müzikal doku sorunu.(ne sallıyorum ama-o da ne demekse)Onu da zamanla aşarlar sanırım.
Sıtkı Sıyrılmadan Çıkarılmış Punk:Jay Reatard
Astral Boyutta Zenciler Var:Flying Lotus
2 Eylül 2008 Salı
En Sevdiğim Porno!:Porno Paradiso
Porno Paradiso
ladies and gentlemen
and all you freaks in between
welcome to the porno paradiso
the sexiest show you'll ever seen
I'm just a lonely boy
longing for romance
I could have been so good
but I never had the chance
and I'm so lovesick I could die
so lovesick I could die
musky breath and cigarette fingers
perfumed breath
wet kisses that linger
at the porno paradiso
at the porno paradiso
I long to make love, to dance, to sing
cast off my innocence as a monkly thing
open your mouth and swallow the world
open your mouth and swallow the world
open your mouth and swallow the world
open your mouth and swallow the world
at the porno paradiso
at the porno paradiso
at the porno paradiso
at the porno paradiso
Bufalo Sırtı Gibi Bir Müzik:Buffalo Killers
Bay City Rollers-You made me believe in magic
I believed all love had gone
Had no strength to carry on
Thought my world was upside down
The day you walked into my life
Went to work to set things right
What's the secret that you used?
Oh you made me believe in magic
The moment I gazed into your eyes
Well you made me believe in magic
Your love brought magic to my life
Now I'm filled with a new sense to be
You gave my life harmony
Love and you are all I, all I need,
Oh you made me believe in magic
The moment I gazed into your eyes
Well you made me believe in magic
Your love brought magic to my life
Stay until our lives have to end
To leave would be such a sin
Girl you are my ev'ry, ev'rything
Oh you made me believe in magic
The moment I gazed into your eyes
Well you made me believe in magic
Your love brought magic to my life
Oh you, made me believe in magic
The moment I gazed into your eyes
Well you made me believe in magic
Your love brought magic to my life
Önemli Not:Dadagu Gadsdens kritiğime yazdığı yorumda Bay City Rollers'ı bana tekrar hatırlattı sağ olsun.Bence "I Only Want To Be With You" coverını en iyi yapanda bu gruptur.Ve benimde en sevdiğim Bay City Rollers şarkılarından biri budur.
1 Eylül 2008 Pazartesi
Akıllı Kardeşler:Jonas Brothers
4.13 lük bir Deprem:The Cure
Richey James Edwards-Manic Street Preachers
Bright Eyes and Nick Zinner-Down in a Rabbit Hole
Bazen tavşanı takip etmenin faydasız olduğu anlar vardır.Tavşan sizin geçemeyeceğiniz bir delikten kaçar-geçer-gider.İşte o zaman ne tavşan ayağı size şans getirir ne de onu size geri getirir.Mucize hep hüzünden yana gerçekleşir. Tavşan gider-Bu kez dağ küser-Dava düşer-Masal biter...
Covered yourself up in snow,
Baby tell me where'd you go,
For days and days?
Did they make you stay up all night?
Did they paint your face that pasty white?
You're thirsty but your appetite,
Is chased away.
The sun turns us to stone.
It's a cloudy day,
But we still can't go home.
Open our back cellar door.
'Til we see the moon,
We're invisible.
No one ever takes the garbage out,
A new kid gets dare to touch the house,
He runs back only to announce,
There's no one home.
Does he paint the foil with a flame,
Smear the soda, taste butane,
For every fear that can't be named,
To calm you down.
Your heart starts skipping steps.
So you're farther gone,
Than you might expect.
If your thoughts should turn to death.
Gotta stomp 'em out,
Like a cigarette.