İzel’in uzun zamandır sesi soluğu çıkmıyordu. 2010 yılında
ki Jazz Nağme albümünü saymazsak ( o bir modaydı geçti Allah’a şükür) ki o
sıralar Göksel'in "Hayat Rüya Gibi" ,Işın Karaca’nın “Arabesque “ ve Nev’in “Bir Nev-i Alaturka” çalışmaları gibi yeni şarkılar üretmede
zorluk çeken müzik sektörünün elinin kolunun zaman zaman nasıl bağlandığını hep
birlikte görmemizi sağlayan bir süreç gördük geçirdik hep beraber. Öyle ki bu durumun benzerleri
ülkemizde her 10 senede bir yaşanır neredeyse. Baktınız yeni ve kaliteli şarkılar
üretemiyorsunuz ya "best of " çıkarırsınız ya bir toplama albüme katılırsınız ya da başkalarına kendi şarkılarınızı söyletirsiniz
( misal söz müzik: teoman albümü) . Ama İzel’in durumu kolay değil haliyle. Çünkü “Aşk
en büyüktür her zaman” (2012) albümü ile
11 albümü oldu İzel’in. “Bir küçük aşk”
albümünden bu yana (1999) ( ki Adak
(1995) Raks Müzik, Emanet (1997) Raks Müzik, Bir Küçük Aşk (1999) Universal
Müzik ) el de ne var ise onunla yetinen
İzel bence en son iyi işini 2007’de bir Fettah Can şarkısı olan Işıklı Yol ile
yapmıştı. (her ne kadar İzel yorumundan çok Fettah Can’ın akustik yorumunu daha çok sevsem de) Sonrası
sene 2012. Albümün adı : “Aşk en büyüktür her zaman” . Şarkıları kısaca tek tek yorumlamak gerekirse ;
1.
Amerika: Beni şaşırtıp “Âşık Mahzuni Şerif”
in “Katil Amerika” sı gibi bir parça
yapıp protest pop (bu janrda benim müzik dünyasına bir katkım olsun) yapmayı deneyeceğini umduğum İzel’den boş beleş bir pop parçası olarak “Amerika”
sadece “uçan kuş” gibi magazin programlarının arka fonunda kullanılmaya yönelik
yazıldığını kendi kendine gösteriyor. “Kuşlar yesin yalanlarını” cümlesinin “ufak at da civcivler yesin” e benzemesi için
yapılan cümlesel evrim ise olayın daha
ucuz ve basit bir pop parçası olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Yani son durum: Otur sıfır.
2.
Drakula: Bu parça ile ilgili söyleyeceğim fazla
bir şey yok. Ama albümde bütün şarkıların söz ve müziklerini yazan Alper Narman
ve Onur Özdemir ikilisinin bir
röportajında söyledikleri şey şu : “Drakula, sosyolojik bir konuya değinen,
aynı zamanda da eğlendiren bir parça. Bir meydanda pankart açıp eylem
yapacağımıza şarkı vasıtasıyla eylemimizi gerçekleştirmiş oluyoruz.” Kusura
bakmasınlar ama onlara siktir git bi çay koy ya demek istiyorum. Ve mümkünse
artık kliplerde şu gay barda çekilmiş
vücutlu erkeklere papyon, takım elbise ,bol makyaj olayından vazgeçsinler. Not:
Bu isteğim homofobi içermez.
3.
İyi ki Doğdun: Fazlası ile Yıldız Tilbe
şarkılarından beslenmiş bir şarkı.(O da Mısır ve Arap müziklerinden besleniyor zaten zannımca) Biraz da Mustafa Ceceli romantizmi eklenmiş o kadar. [yatağımsın yorganımsın, ağlatansın güldürensin- güneş misin ay mısın- gibi söz dizilimleri pop-arabesk şarkıların zaten kaçınılmazıdır ki onlarda klişeye devam etmişler.Çünkü tribüne oynamak iyidir iyi. ]
4.
Düşer O : Şarkı fazlası ile tanıdık geliyor.
Melodiden ziyade kuruluş ve yükseliş
bölümleri ile ilgili bir benzerlik. Aklıma gelirse örnek veririm ilerde. Ama
bence albümün hem sözel hem aranje ve prodüksiyon olarak en iyi parçası. İzel’in
vokal kullanımı ayrıca takdire şayan.
5.
Oh olsun: Bu parça ise fazlaca Gülşen
şarkılarına benzediğini daha girişi ile belli ediyor. Hatta bu parça ile Gülşen’in
“Ezberbozan” ı arka arkaya dinleyin. Kan kardeş olduklarını sizde
anlayacaksınız.
6.
Solmuş Gül Kasabası: Daha vokalin ilk girişi ile
bir nevi Leman Sam havası veren şarkı diğer taraftan Ezginin Günlüğü’nün “Ebruli”
albümünde ki klasiği “Aşk bitti” atmosferini taşıyor. Sanırım girişte ki İzel’in
kırılgan vokali “Feyza Erenmemiş” gibi tınlıyor.
7.
Rezil: Şarkıyı dinlediğimde klasik ritminin Ajda
Pekkan şarkılarına benzerliğini fark ediyor ama asıl bombamın birazdan
geleceğini hissediyorum. Parçanın ara bölümleri 2:10 ve 2:24 arasını
dinlerseniz parçanın “Rihanna - We Found Love ft. Calvin Harris” esintilerini
değil bizzat araklaması olduğunu görürüsünüz. Bu kısımlar zaten parçanın güçlü
kılınmasını sağlayan yerler.
8.
Hicran: “Bir kuşun uçuşundan daha güzel ne var
ki bu dünyada” ile anlamlı bir yere denk gelen şarkı zaten albümün ismini
içinde geçen “Aşk en büyüktür her zaman”
öbeğinden alıyor. Güzel ve orkestrasyonu ile başarılı bir parça. Arka
planda bir çok şey olduğunu ve bir yanlışım yoksa obua bile olduğunu
duyabiliyorsunuz.
9.
İmdat: Biraz Murat Boz’un “Gümbür gümbür” ü
biraz Sezen’in başkalarına verdiği klasik elektro-pop şarkılarından.
10.
Yaz geldi: Yaz geldi adlı şarkı tamamen ve en
başından beri bir TARKAN şarkısı. Hatta pek sevilmeyen METAMORFOZ albümünden “Arada
bir” ile benzerlikleri var. Sizde dinleyince bir Tarkan şarkısı olduğunu
anlayacaksınız. Hatta “Gölge etme başka ihsan istemem “ sözünü “Gölge etme
başka dileğim yok” olarak düzenlemek ise işin daha trajik fonetik boyutu. Tarkan’ın her
şarkısında yaptığı gibi deyim ve atasözü kullanma ihtiyacı sanırım bu durumda.
11.
Göz Göre göre: Temiz ve son derece tutarlı bir
havası olan pop-rock şarkısı Göz göre göre. Hafif “Hande Yener” havasıda var.
12.
İlk Yara
: “Sakin” grubu zamanlarından bir Onur Özdemir şarkısı sanırım İlk yara. Nazan Öncel esintili üstelik.(Bu parçanın kesinlikle Nazan Öncel'in 2006 yapımı 7'n Bitirdin albümündeki en vurucu parçası "Omzumda Ağla" dan beslendiğini düşünüyorum. Özellikle şarkının yükseliş kısımları.Nazan bu parçayı daha sonra İbrahim Tatlıses'e "tamam aşkım" şeklinde düzenleyip verdiğini de eklemek gerek) Zaten
güzel olan şarkı sözsel olarak albüme uydurulmaya çalışılmış, bence kötü
olmamış ama insan ilk halini beğenince diğerine pek alışamıyor. Ki bence
albümde en sevilecek parçaların üçünden biri İlk Yara’dır. Çoğu kişi zaten bu
versiyonu ile bilecek bu parçayı. Düzenlemenin ve orkestrasyonun bana "Marc Almond" un Something's Gotten Hold of my Heart'ı hafiften hatırlatması ise eski bir tanıdığı görmenin sevincini yaşattı az da olsa.(şaka lan şaka ne Marc Almond'u:)
Sonuç olarak yarı yarıya iyi bir albüm diyebiliriz. Bu da zora ki şekilde yazılmış pop şarkılarının yüzünden. Yoksa "Düşer O" , "Hicran" , "Göz göre göre", "Solmuş Gül Kasabası" ve "İlk Yara" her daim güzelliğini koruyacaktır eminim.